10 Temmuz 2013 Çarşamba

CEZA HUKUKU YAPTIRIM TEORİSİ - YAPTIRIMLAR- TEKERRÜR

YAPTIRIMLAR

Suçun karşılığı olarak uygulanabilecek yaptırımlar, CEZA ve GÜVENLİK TEDBİRLERİ dir. Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak KANUN İLE KONULUR. ( Kanunilik İlkesi )
​Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.   ( T.C.K m. 2 )

 Türk Ceza Kanununda öngörülen cezalar iki türlüdür:

- Hapis Cezası.
- Adli Para Cezası.
Bir suçun karşılığı olarak sadece hapis cezası öngörülebilir, hapis cezası ile birlikte adli para cezası öngörülebileceği gibi sadece adli para cezası da tek başına öngörülebilir.

HAPİS CEZALARI
​Türk Ceza Kanununda hapis cezaları: Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası, Müebbet Hapis Cezası ve Süreli Hapis Cezası olarak hükme bağlanmıştır.
​Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis: Sık güvenlik tedbirleri ile ömür boyu çektirilen cezadır.
​Müebbet Hapis: Ömür boyu infaz edilen hapis cezasıdır.
​Süreli Hapis Cezası: 1 Aydan 20 Yıla kadar olan hapis cezasıdır.
​Kısa Süreli Hapis Cezası ise süreli hapis cezasının bir türüdür ve 1 yıl veya DAHA AZ SÜRELİ HAPİS CEZASIna kısa süreli hapis cezası adı verilir.
 
KISA SÜRELİ HAPİS CEZASINA SEÇENEK YAPTIRIMLAR
1 veya DAHA AZ hapis cezalarının infaz kurumunda çektirilmesinin mahzurları                   (olumsuz yanları) söz konusu olduğu için bu cezaların aşağıda sayılan seçenek yaptırımlara ÇEVRİLEBİLİR. Ancak bu çevirme Hâkimin TAKDİRİNE BAĞLIDIR.

Seçenek yaptırımlar:
- ADLİ PARA CEZASI- GÜN ESASINA GÖRE ADLİ PARA CEZASI-: (Kanunda aksi belirtilmedikçe 5 günden az 730 günden fazla olmayan ve failin ekonomik durumuna göre bir gün için 20-100 TL nin devlet hazinesine ödenmesidir. Hâkim bu miktarı taksitlendirebilir. Taksit süresi 2 Yılı GEÇEMEZ ve taksit sayısı 4 TEN AZ OLAMAZ.)
- Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
- En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
- Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
- Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
- Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, çevrilebilir.
Hakkında seçenek yaptırımlardan birine hükmedilen kişinin bu yaptırımın gereklerine uygun hareket etmesi durumunda, bu ceza infaz edilmeyecek ve kişi açısından bu mahkûmiyete ilişkin sonuçlar ortaya çıkmayacaktır. Çünkü: “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.”
Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hâllerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.
 
 
SEÇENEK YAPTIRIMA ÇEVİRME ZORUNLULUĞU- Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile;
- Fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir. Bu iki durumda hâkimin takdir yetkisi yoktur, cezayı seçenek yaptırımlardan birine çevirmek zorundadır.
Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de (1 YILDAN FAZLA OLSA DAHİ ) olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı hâlinde taksirli hapis cezası adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir hâlinde uygulanmaz.
 
SEÇENEK YAPTIRIMLARIN YERİNE GETİRİLMEMESİHüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir ve ARTIK MAHKÛMİYET BU YAPTIRIMLAR DEĞİL MAHKUM OLUNAN HAPİS CEZASI OLACAKTIR.
 
HAPİS CEZASININ ERTELENMESİ ( TECİL)Türk Ceza Kanununa göre ERTELEME bir İNFAZ BİÇİMİDİR. Cezası ertelenen kişi erteleme süresinin sonunda CEZASINI ÇEKMİŞ SAYILIR.
Erteleme için Gerekli ŞARTLAR:
- Kişinin 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm edilmiş olması (Eğer fail suçu işlediği sırada 18 yaşını tamamlamamış ise veya 65 yaşını bitirmiş ise süre 3 YILDIR)
- Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı 3 AYDAN FAZLA HAPİS CEZASINA MAHKÛM OLMAMIŞ OLMASI,
- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir.
​Ertelemenin ŞARTA BAĞLANMASI: Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi hâlinde, hâkim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhâl salıverilir.
 ​Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.
Denetim süresi içinde;
 ​a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,  
 ​c) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine MAHKEMECE KARAR VERİLEBİLİR.
 Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.


ERTELEMENİN ORTADAN KALKMASIHükümlünün denetim süresi ( 1-3 Yıl) içinde:
- Kasıtlı bir suç işlemesi ( TAKSİRLİ SUÇ DEĞİL ) VEYA, 
- kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.
ERTELEME İLE BELİRLENEN Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır. ( KİŞİ MAHKÛM OLMUŞ VE CEZASINI ÇEKMİŞ SAYILIR. )



GÜVENLİK TEDBİRLERİGüvenlik Tedbiri: Toplum için tehlike oluşturan suçun işlenmesinden sonra fail hakkında hakim tarafından hükmedilen yaptırımdır.
Güvenlik tedbirleri bir yandan toplumu korumak diğer yandan da, suç teşkil eden fiili ortaya koyan şahsın, yeni suçlar işlememesi için uygulanır. Güvenlik tedbiri, tekrar suç işlenmesini önlemek için öngörülmüş olan toplumsal savunma mekanizmasıdır.
1- Türk Ceza Kanununda GERÇEK KİŞİLER İÇİN güvenlik tedbirleri üç türdür:
- Belli hakları kullanmaktan yoksun kılma,
- Eşya müsaderesi,
- Kazanç müsaderesi.
2- TÜZEL KİŞİLERE HAS GÜVENLİK TEDBİRİ İSE: FAALİYET İZNİNİN İPTALİDİR. Faaliyet izni kötüye kullanılarak işlenilen suçlarda faaliyet izni iptal edilebilir.
Yine eğer şartları var ise, tüzel kişiler için de eşya müsaderesi ve kazanç müsaderesi güvenlik tedbirleri de uygulanabilir.  


A- Belli Haklardan Yoksun Kılma:​Kişi, KASTEN işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;
- Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
- Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan,
- Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
- Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
- Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.
​BU HAKLAR SADECE İŞLENEN SUÇUN CEZASI ÇEKİLİNCEYE KADAR KULLANILAMAZ. Ömür boyu YASAKLAMA SÖZ KONUSU DEĞİLDİR.
​→ Ancak mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından her hangi bir kısıtlama söz konusu olmaz.
→ Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen kişi hakkında kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten yoksun kılınma tedbiri uygulanmayabilir.
→ Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada 18 yaşını tamamlamamış kişiler hakkında yukarıda sayılan HAK YOKSUNLUKLARI UYGULANAMAZ.
→ Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.
 
B- EŞYA MÜSADERESİ​Müsadere, suça konu olan veya suçta kullanılan, suçtan elde edilen veya suç işlenmek suretiyle ortaya çıkan bir eşyanın mülkiyetinin devlete geçmesidir.
İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur.
Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlâk açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.
Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkânsız kılınması hâlinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur.
BASIN ALETLERİ suç eşyası olduğundan bahisle MÜSADERE OLUNAMAZ. (Anayasa m. 30)
 
 C- KAZANÇ MÜSADERESİ    ​Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddî menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddî menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.
Müsadere konusu eşya veya maddî menfaatlere el konulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hâllerde, bunların karşılığını oluşturan değerlerin ( EŞYA YERİNE GEÇEN DEĞER- PARA ) müsaderesine hükmedilir.
Kazancın/eşya yerine geçen değerin müsadere edilebilmesi için, eşyayı sonradan iktisap eden kişinin 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun iyiniyetin korunmasına ilişkin hükümlerinden yararlanamıyor olması gerekir
  
 
D- ÇOCUKLARA ÖZGÜ GÜVENLİK TEDBİRLERİ   ​Çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin neler olduğu ve ne suretle uygulanacakları ilgili kanunda gösterilir. Çocuk Koruma Kanunu’na göre bu tedbirler; Danışmanlık, Eğitim, Bakım, Sağlık ve Barınma Tedbirleridir. (Çocuk Kor. Kan. m. 5)
 
E- AKIL HASTALARINA ÖZGÜ GÜVENLİK TEDBİRLERİ  ​Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar.
 
Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahkeme veya hâkim kararıyla serbest bırakılabilir.
    Suç işleyen alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı kişilerin, güvenlik tedbiri olarak, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda tedavi altına alınmasına karar verilir. Bu kişilerin tedavisi, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığından kurtulmalarına kadar devam eder. Bu kişiler, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca bu yönde düzenlenecek rapor üzerine mahkeme veya hâkim kararıyla serbest bırakılabilir.



SUÇTA TEKERRÜR ( TEKRAR SUÇ İŞLEME) VE ÖZEL TEHLİKELİ SUÇLULAR    ​Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, ( AYNI TÜRDEN SUÇ OLMASINA GEREK YOKTUR. BAŞKA BİR SUÇ İŞLENMİŞ İSE DE) tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez. İlk CEZANIN KESİNLEŞMİŞ OLMASI YETERLİDİR.
Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı; 
 ​a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
 ​b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl, geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz.
 Tekerrür hâlinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur.
 Kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz.
Kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ile parada veya kıymetli damgada sahtecilik suçları hariç olmak üzere; yabancı ülke mahkemelerinden verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.
Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.
 ​Tekerrür hâlinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Tekerrür sebebiyle FAİLİN CEZASI ARTIRILMAZ. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
 Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir.
 SINIR DIŞI EDİLME
    ​İşlediği bir suç sebebiyle HAPİS CEZASINA MAHKUM OLAN YABANCIkoşullu salıverilmeden yararlandıktan ve her halde cezasının infazı tamamlandıktan sonra, durumu, sınır dışı işlemleriyle ilgili olarak değerlendirilmek üzere derhal İçişleri Bakanlığına bildirilir.
 
CEZANIN BELİRLENMESİ VE BİREYSELLEŞTİRİLMESİ  ​  Somut olayda önce TEMEL CEZA belirlenir. Daha sonra temel ceza üzerinden ÖNCE ARTIRIMLAR SONA İNDİRİMLER YAPILIR. Daha sonra ise İLK ÖNCE TEŞEBBÜS en son ise TAKDİRİ İNDİRİM NEDENLERİ uygulanarak sonuç ceza belirlenir.
Kanunda açıkça yazılı olmadıkça, cezalara ne artırılabilir ne eksiltilebilir ne de değiştirilebilir. ( TCK m. 61/10 )
 
TAKDİRİ İNDİRİM NEDENLERİ​Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.  
Takdiri indirim nedeni olarak:
- Failin geçmişi,
- Sosyal ilişkileri,
- Fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları,
- Cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir.
Hakim takdiri indirim yapmak zorunda değildir. Ancak takdiri indirim uygulasa da uygulamasa da bunu kararda göstermek zorundadır.
Takdiri indirim nedeni olarak gözönüne alınacak olan sebepler kanunda sayılanlar ile sınırlı değildir. Bu sayılanlar örnek olarak verilmiştir.
 
MAHSUP
   ​Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsî hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün hâller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adlî para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır. MAHSUP SADECE BİR MAHKÛMİYET İÇİN YAPILIR.
 
DAVA VE CEZANIN DÜŞÜRÜLMESİ
1- SANIĞIN VEYA HÜKÜMLÜNÜN ÖLÜMÜ

 
 ​Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.
      Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.



2-  AF ÖZEL AF: Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunlukları, özel affa rağmen etkisini devam ettirir.   Özel af sadece HAPİS CEZASININ İNFAZINI ORTADAN KALDIRIR.
Özel af ile ( ÖZEL AFFA; TBMM veya KOCAMA, SÜREKLİ HASTALIK- SAKATLIK HALLERİ ile sınırlı olmak kaydı ile CUMHURBAŞKANI KARAR VERİR) hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adlî para cezasına çevrilebilir.
 ÖZEL AF İLE: ADLİ PARA CEZALARI SONA ERMEZ.
​AFFIN GENELLİĞİ/ÖZELLİĞİ; KAPSADIĞI SUÇLARIN VE SUÇLULARIN SAYISINA GÖE DEĞİL, DOĞURDUĞU SONUÇLARA GÖRE BELİRLENİR.
GENEL AFTA: AFFA UĞRAYAN CEZALAR ADLİ SİCİLDEN SİLİNİRLER VE AFFA UĞRAMIŞ MAHKUMİYETLER TEKERRÜRE ESAS OLAMAZ.
     Genel af hâlinde ( GENEL AFFA T.B.M.M KARAR VERİR ), kamu davası düşer, hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkar.
 
ÖZEL AFTA: CEZA HALA TEKERRÜRE ESASTIR VE ADLİ SİCİLDE VARLIĞINI KORUR.
​ORMAN SUÇLARI İÇİN GENEL VE ÖZEL AF ÇIKARILAMAZ. ORMAN YAKMA, YOKETME VE DARALTMA EYLEMLERİ ORMAN SUÇU SAYILMAKTADIR.
 
3- DAVA VE CEZA ZAMANAŞIMI
DAVA ZAMANAŞIMI

Kanunda öngörülen süreler içerisinde kamu davası hiç açılmaması durumunda DAVA AÇILMAMASI ve açılmışsa da davanın düşmesini gerektiren sürelere dava zamanaşımı denilir.
DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN DURMASI VEYA KESİLMESİ

  ​Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hâllerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.
 Bir suçla ilgili olarak;
1- Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi, 
2- Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
3- Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
4- Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
 Halinde, dava zamanaşımı kesilir.
 Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.


CEZA ZAMANAŞIMI​Kanunda yazılı sürelerin geçmesiyle birlikte CEZANIN İNFAZ EDİLEMEMESİ sonucunu ortaya çıkaran sürelere ceza zamanaşımı adı verilir.
 
CEZA ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ  ​Mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hükümlüye kanuna göre yapılan tebligat veya bu maksatla hükümlünün yakalanması ceza zamanaşımını keser.
 ​Bir suçtan dolayı mahkûm olan kimse üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediği takdirde, ceza zamanaşımı kesilir.
 
CEZA ZAMANAŞIMI VE HAK YOKSUNLUKLARI    ​Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunluklarının süresi ceza zamanaşımı doluncaya kadar devam eder.



MÜSADEREDE ZAMANAŞIMI  ​Müsadereye ilişkin hüküm, kesinleşmeden itibaren 20 YIL geçtikten sonra infaz edilmez.
 
ZAMANAŞIM HÜKÜMLERİNİN UYGULANAMAYACAĞI SUÇLAR​Soykırım Suçu ve İnsanlığa Karşı Suçlarda ve Türk Ceza Kanunu'nun ikinci kitap dördüncü kısmında yer alan "Millite ve devlete Karşı Suçlar"  bakımından ki bu suçlar içerisinde zimmet, rüşvet, irtikap gibi -Kamu idaresinin güvenilirliğine karşı suçlar da var- bu suçlar içerisinde Ağ. Müebbet, Müebbet veya 10 yıldan fazla hapis gerektiren suçların YURT DIŞINDA İŞLENMESİ halinde DAVA ZAMANAŞIMI HÜKÜMLERİ UYGULANMAZ.
 Bu bağlamda öncelikle BU SUÇLARIN ağ. Müebbet, müebbet ya da 10 YILDAN FAZLA hapsi gerektirmesi lazım ve YURT DIŞINDA İŞLENMİŞ OLMASI LAZIM. (Zimmet rüşvet ve irtikap suçlarının üst sınırı 12 yıldır.) Soykırım ve İnsanlığa Karşı suçlarda suçun yurt dışında işlenmiş olmasına gerek yoktur.
 
4-ŞİKÂYETSoruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
   ​Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.
   ​Şikâyet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez. (Şikayetin Bağımsızlığı)
Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. Hüküm kesinleşinceye kadar vazgeçme mümkündür.
   ​İştirak hâlinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikâyetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar. (Şikayetin Bölünemezliği)
   ​Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. Yani şüpheli/sanık kabul etmedikçe, şikâyetçi tek taraflı olarak soruşturmayı veya davayı düşüremez. Şikâyetten vazgeçme tek taraflı bir beyan ile hüküm ve sonuç doğurmaz.
Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikâyetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsî haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.!!!!
Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir.
Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye'nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabilir.
Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir.
Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikâyetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur. !!!
 
5- ÖN ÖDEMEUzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı üç ayı aşmayan suçların faili;
 a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını,
 ​b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için yirmi Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı,
 c) Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da öngörülmüş ise, hapis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını, Soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz.

KAMU MALİYESİ DERS NOTLARI (KAMU HARCAMALARI, GELİRLERİ, VERGİ)

Kıt kaynakları rasyonel bir şekilde kullanımı suretiyle ihtiyaclarin en etkin düzeyde karsilanmasi büyük önem tasir. Kitlik kamusal kaynaklar içinde geçerlidir. Bir arada yaşama zorunluluğu sonucunda organizasyon olan devlet oluşur. Kamu ekonomisi insanların toplumun isteklerine karşılık vermek ister. Bu çevrede bakıldığında piyasadan çok bütçe çerçevesinde hareket edilir. Piyasa paranın alım gücüne endeksli olmasına karşılık kamu ekonomisi siyasi tercihlere bağlı olarak ortaya çıkan isteklerden oluşur. Topluma goturulecek hizmetlerin belirlenmesi ve bunlara finans sağlamasına maliye denir.
Devlet toplumun ve toplumu oluşturan bireylerin ayrı ayrı ve birkaçının bir araya gelmesi suretiyle sağlalamayacakları ihtiyaç ve isteklerin gerçekleştirilmesi için görevli ilan kamu kuruluşu olup devletin sağlamak durumunda bulunduğu bu ihtiyaçlara kamusal ihtiyaçlar denir.  hangi ihtiyaclarin kamusal ihtiyaçlar olduğunu gelisen ekonomi maliye ve diğer ilimlere bağlı olarak belirlenir. Bilimsel yaklaşımların yani sıra anayasalar da önem tasir. Maliye ilmi mali olaylardan vücut bulur. Mali olaylar kamu ihtiyaclarini karşılamak için devlet ve diğer kamu kuruluşlarının iktisadi değerler elde etmeleri ve bunları harcamalardir. Gelir gider bunların planlamalari ve butcelendirilmeleri mali sorunlar bu sorunların ne şekilde fertlere yükleneceği harcamalarin ne şekilde yonetilecegini belirler. Gelişmeler fiskal gorevlerin yanında ekstrafiskal görevleri devlete yüklemiştir. Fiskal savunma sağlık 2 adalet iken ekstra olanlar ekonomide dengenin sağlanması ekonomik kalkınma tam istihdamin sağlanması gibi sosyal açıdan hizmetlerdir. Maliye hem mali hemde mali olmayan toplumsal ihtiyaçları karsilar en üstün düzeyde. Bilimsel esaslara dayanir.
Gelişimi Kamu maliyeşi siyasal süreç bakımından degisimler yasamistir. Ancak yaşanan ekonomik krizler ekstra fiskal ihtiyaçları devlete yüklemiştir. 
Kamu maliyesi fiskal ve ekstra fiskal fonksiyonların yerine getirilebilmesi bakımından kıt kamu kaynaklarının kullanımı yönetimi etkinliği politikaları bunların şekillenmesi hukumleri teorileri teknik ve olayları kapsayan araştırma alanidir.
Optimal kaynak kullanımı en yüksek kamusal fayda.
Ekonomi ile, mali sorunlar ekonomi dalında ele alinir. Devinim mevcut. Fonlarin oluşturulması kullanımı, mali olayların sosyo ekonomik analizleri, politikalar arası uyum vs.
Hukuk ile, olaylar hukuki yapı ve düzen içinde ortaya çıkar. Gelirler ve harcamalar hukuki birer tasarruftür. Yetkiler kanuna dayanir. Keyfiyeti engeller. İzin ve bütçe kanunları. 
Yönetim bilimi ile, sahip olunan imkan ve araçların sağlıklı bir şekilde belirlenmesi ce amaçlar doğrultusunda en etkin biçimde kullanılması için yönetim önem tasir. Yönetim bilimi her olay için kurum için uygulanabilir. Kamusal hizmetlerin neler olacağınin belirlenmesi gerekse bu hizmetin görevli olacak kurumlara dagitilmis, kontrol ve denetimi etkinliği koordinasyonu ilke ve analiz yönetimleri ile en iyi şekilde bilinir ve uygulanır.
3- kamu maliyesi yaklasimlari,
A geleneksel yaklaşım,
Kuramsal yapısal değişim refah gelir yaklasimdan hareketle açıklamak ister
1- kuramsal yaklaşım, faaliyetleri hukuksal ve idari bakisla inceler. Vergi ve kamu harcamalari teorisinin küçük bir kesitidir.
2-Yapısal yaklaşım, ekonomik açıdan ele alır. Kaynak dagilimi kullanımı etkinliği maliyet piyasa ekonomisi vs.
3- değişim yaklaşımı,vergileri kamu hizmeti bedeli olarak ele alırlar. Kamu ekonomisini piyasa ekonomisi ne benzetirler.
4- refah yaklaşımı, kamu maliyesi ile refahı maksimize etmek amacı.
5- gelir yaklaşımı, milli geliri artırıcı azaltıcı etkileri inceler. Harcamalari gelir düzeyi ile kısmaktir. Vergi ve harcamalari programını analiz eder.
Günümüzde, iktisadi bakış acisi ve hukuki bakış acisi  ile ele alinir. Hukuki olan ekonomik ve sosyal yönünü ihmal etmekte iken ekonomik ise yalnızca sosyal ve ekonomik boyutta kalmaktadır. Harcama borçlanma bütçe hukuki, ekonomik sosyal amaçlar toplumsal hedefler göz önüne alınmalı.
Kamu maliyesinin amaclari,
*Kaynak kullanımda etkinliğin sağlanması
*bolusumde etkinlik sağlama
*ekonomik istikrarın sağlanması.
Kaynakların etkin kullanılması, kaynak tahsisi ile ilgilidir. Kıt kaynakların optimum dagilimi ve maksimum faydadir. Kaynaklar iş gücü doğal kaynak sermaye girişimcilik. Cari ihtiyaclarin karşılanmasının yanında yatırım ve tüketim malları arasında da etkinliğin sağlar. Taban ve tavan fiyatları belirleme sosyal harcama gibi. Kamunun mudahalesi ile kaynakların 4- en etkin şekilde kullanilmasini dengesizligi ortadan kaldirmayi amaçlar.önemli bir görevdir kaynak kullanımı.
bölüşümde etkinlik sağlanması, gelir ve servet dağıtımda etkinliktir. İş imkanları eğitim veraset intikaline yönelik politikalar vergi ve kamu harcamalari politikalarına dayanir.
Bolusum ekonomik istikrarın sağlanması cabalariyla desteklenen fiyat dengesinin korunması ile tam istihdamın ve kaynak dagiliminin etkinlik doğrultusunda belirlenen kamu isteklerinin gerçekleştirilmesi için önemlidir.
Talep yapısı için istihdam önemli.
İktisadi istikrarın sağlanması dengenin sağlanması ve korunması yanında iktisadi kalkınma ve büyüme düzeyini yukseltilmesidir. İstihdamın yukselmesi, enflasyon, dengeli olmalı. Bu istikrar için ortam ve koşullar sağlanmalı.
Kamu sektörü dar anlamda merkezi yönetim kuruluşları geniş anlamda merkezi ve yerl yönetim parafiskal kuruluşlar ve kamu girisimleridir.
Merkezi yönetim, yaşama organının denetimindedir. Yurutme organı içindedir. Genel bütçe sistemine dahildir. Toplumsal faydayi yukseltmek ve etkin işleyen.bir yapı amaçtır. Hiyerarşik bir düzen içinde her yana yöneliktir.
Yerel yönetimler, yerel nitelikteki ihtiyaçların tespit ve karsilanmasi için önem tasir.
Parafiskal kuruluşları, topluma sunulmasi gereken ve esas itibarıyla devletin anayasal görevlerinden olan anck devlet butcesi içerisinden gerçekleştirilmesi olumsuzluk yaratacak, finansmanalri özel olan kurumlardir. Sosyal güvenlik kurumları meslek kuruluşları ekonomik 5- ekonomik nitelikteki bazı kuruluşlarıdir. Kamu yarari fonksiyonu bulunmakla birlikte kendi üyelerine fayda sağlar. Kendi gelirlerini kendi sağlar.
Kamu girisimcileri, millilestirilmis sınai ve ticari mal ve hizmet üretim alanlaridir. Özel mal ve hizmetlerdir. Kamu iktisadi teşebbüsledir.
Kamu sektörünün fonksiyonları,
Yönetime yönelik, makro hedeflerin belirlenmesi üretim faktörlerinin belirlenmesi ve gerekli planın yapılması açısından  yönetim ve yönlendirici fonksiyonu vardir. Politika belirleme israfi onleme gibi fonksiyonlar vardır. Harcama bölümü buna dahildir.
Üretime yönelik, üretim faktörlerinin sağlanması ve bunların amaçlar doğrultusunda kullanımını ulusal ekonomi içinde belirleme. Devlet önemli bir tüketici olduğu kadar önemli bir üreticidir de. Üretim faktörlere yön ve hedef verir. Verimlilik sağlama, 6- İstikrarı sağlamak icin kullanılan araçlar(devletin ekonomiye etki araçları) 1- yasama gücünü kullanabilir asgari ücret belirlenmesi. Taban tavan fiyat belirlenmesi. Kaynak arama faaliyetlerini dagitabilir. İthalat ve ihracatı yasaklayanilir. Ekonomik nir faaliyet yoktur.
2-maliye politikası kapsamında bu isleri yapabilir. A) gelir politikası, vergiler ve ithalat uygulanan KDV B) harcama politikası, Kamu harcamaları Atıl kaynakları etkinlestirme KİK Destekleeme politikası Düşük faizli krediler (gorev zararı) Mazot destegi vb Kamu harcamalarıyla ilgili alımlar İşletme zararı- gorev zararı C) bütçe borç yönetim politikası hangi kesimlerden ne kadar miktarda borclanilacagini belirler.
Genel bütçeler gelir elde etmeye haizdirler. Özel bütçeler ise kendi gelirlerini elde etmelerine rağmen eksiklik halinde gene bütçeden ödenek alır. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar ise kendi gelir ve giderlerinden tamamen kendileri sorumludur. Dar anlamda kamu sektörü, sadece ve sadece merkezi yönetimdir. Genel bütçeli idarelerdir. Konseyde Kamu, dar anlamda kamu sektörü +SGK+mahali idareler+kitler+fonlar+ özel bütçeli ddk + parafiskal kuruluşlar+ kamu yararına çalışan kurumlar
Fonlar, yasayla kurulur. Sayıştay denetimine tabidir Parafiskal kuruluşlar, meslek kuruluşları, iktisadi sosyal kuruluşlar
Dar anlamdaki kamu sektörünün açık, bütçe açığı. konseyde kamuda açık ise kamu kesimi borçlanma gereğidir koruyucu devlet ve sosyal devlet ayrımı kendini kamu hizmetinde de gösterir.
Kamu hizmetlerinin.niteliği, toplumun musterek nitelikteki ihtiyaclarinin karsilanmasi bakımından devletin yapmak durumunda bulunduğu hizmetler kamu hizmetlerdir. Kamu yarari ve verimlilik ilkerine göre yürütülurler. Ekonomide yön sağlama tam istihdam yarasir bir yaşam adil gelir dagilimi...
Kamu hizmetlerinin ayrımı, Kamu hizmetleri nedir? Toplumsal. Fayda sağlayan özel sektörden farklılık gösteren mal ve hizmetlerdir.
1- tam kamusal savunma adalet iç güvenliktir. Devletin devlet olma vasfına dayanır. Tüm topluma fayda saglar. Tüm toplumu kapsar. Üretim ve tüketimleri zorunluluğa dayanır. Piyasaya konu olmazlar. Vergi ve harçlar yoluyla finansman sağlarlar. Bir bütün halinde üretilir ve tüketilirler. Anında tüketilirler. Stok mümkün değildir. Sadece devlet uretebilir.
Toplumsal ihtiyaçları karşılamaya yönelik
Faydanin bölünmemesi ve herkesi kapsaması
Piyasaya konu olmama
Kararlarin alıniş biçimi siyasi süreçtir. Oy
2-yarı kamusal topluma fayda sağlayan ancak toplumsal yerine bireysel tüketime dayalidir. Egitim saglık. Fayda olculebilir. Finansman vergi veya hizmet karşılığı alınan bedellerdir fiyatlandirilabilir ve piyasaya konu olurlar. Alınır satılırlar.
Ekstra sosyal fayda vardır. Tamamen piyasaya bırakılması sakıncalıdır.
Piyasa tarafından üretebilecek bazı mal ve hizmetlerin dışsa yada kayıplar toplumsal fayda ve maliyetler dikkate alınarak toplumsal nitelik kazanırlar. 8- özel mallar fayda bireye yöneliktir. Kisisellestirilebilir. Tam kamusalin zittidir. Fayda ve zarar dengeleme amaçlamış.
Doğal tekel olma sürecinde devlet de dahil olabilir. Piyasadaki Dengeyi sağlamak adina. Optimal uretimin sağlanması

erdemli mallar toplumun moral degerlerine yöneliktir. Sosyal devlet olmanın sonucudur. Huzur evi vb. Konut olanakları kamu sağlık tesisleri sosyal sorunları önlemek.
Kaynakların etkin dagilimi, para piyasasına doğrudan veya dolaylı müdahalelerle sağlanır. Kamu malları oy ile belirlenir. Siyasi karar. Üretim ve dagilim politikası. Kamu hizmetleri elde edilen ödemeler ile degil alınan vergilerle ve bütçe ile karsilanir. Bu sebeple siyasi kararla belirlenmelidir.
Dissallik, Disallik, bir ekonomik birimin yapmış olduğu üretim veya tüketim faaliyetlerinin diğer bir ekonomik faaliyetleri üzerindeki olumlu veya olumsuz etkilerdir. Olumlu olursa bolunemiyorsa herkes yararlanıyorsa dissalik maksimumdur. Oncelikle bireysel kısmı dışlama varsa bireysel toplumsal dışlama tama yakınsa özel maldir. Dissallik konusunda denge sağlanmalıdır. Fayda ve maliyet. Dışsallik ile kaynak dagilimi arasındaki denge sağlanır yada bozulur.
Os. Harcamaları kısar gelirine göre harcama yapar. Devlet harcama kısmaz. Os kar amacı güder. Devlet toplumsal fayda güder. Üretim teknikleri farklıdır. Disallik minimumdur. Devlette dissalik tama yakındır.
özel mallar fayda bireye yöneliktir. Kisisellestirilebilir. Tam kamusalin zittidir. Fayda ve zarar dengeleme amaçlamış.
Doğal tekel olma sürecinde devlet de dahil olabilir. Piyasadaki Dengeyi sağlamak adina. Optimal uretimin sağlanması
 erdemli mallar toplumun moral degerlerine yöneliktir. Sosyal devlet olmanın sonucudur. Huzur evi vb. Konut olanakları kamu sağlık tesisleri sosyal sorunları önlemek.
Kaynakların etkin dagilimi, para piyasasına doğrudan veya dolaylı müdahalelerle sağlanır. Kamu malları oy ile belirlenir. Siyasi karar. Üretim ve dagilim politikası. Kamu hizmetleri elde edilen ödemeler ile degil alınan vergilerle ve bütçe ile karsilanir. Bu sebeple siyasi kararla belirlenmelidir.
Dissallik, Disallik, bir ekonomik birimin yapmış olduğu üretim veya tüketim faaliyetlerinin diğer bir ekonomik faaliyetleri üzerindeki olumlu veya olumsuz etkilerdir. Olumlu olursa bolunemiyorsa herkes yararlanıyorsa dissalik maksimumdur. Oncelikle bireysel kısmı dışlama varsa bireysel toplumsal dışlama tama yakınsa özel maldir. Dissallik konusunda denge sağlanmalıdır. Fayda ve maliyet. Dışsallik ile kaynak dagilimi arasındaki denge sağlanır yada bozulur.
Os. Harcamaları kısar gelirine göre harcama yapar. Devlet harcama kısmaz. Os kar amacı güder. Devlet toplumsal fayda güder. Üretim teknikleri farklıdır. Disallik minimumdur. Devlette dissalik tama yakındır.
9- marjinal sosyal fayda ile marjinal sosyal maliyetler arasındaki ilişkinin optimal olması için devlet kamu hizmetlerini planlamali ve uygulanmalıdır.
Vergilendirme
Dışsal maliyete neden olan faliyetleri daraltmak için mali yardımda bulunma
Zarara uğrayan tarafa tazminat verilmesi
Zarar verene tanınmayan bazı hakların zarar gorene tanınması
Kamu giderleri ve nitelikleri,
Kamu ihtiyaclarinin karsilanmasi amacıyla yapılan harcamalar.yetkili kişilerce yasal süreç kapsamında yapılabilir.
Kamu giderlerinin ölçülmesi, belirlenme şebebi kaynakların paylaşımında oranli ve faydalı dağılım icin, özel/ kamu giderlerini ayırmak.
1- ayrılan kaynakları görmek icin(genel)
2- kısmı ölçüm yapılabilir, eğitme harcanan miktar vb.
3- uluslararası karşılaştırmalarda kullanmak icin. Ornek alınabilir modelleme Coğrafi olarak benzer olmalı (savaş yer tarım vb) GSMH yapılarının benzer olması gerekir. İcerik olarak.
Genel ölçüm toplam kamu harcamaları/ GSMH kısmı ölçüm x harcamaları / GSMH
GSYIH
Cari günlük fiyat sabit fiyat ise istikrarlı bir yıl baz alinir. Net miktardaki değişim görülür üretimdeki büyüme farkedilir.
Faktör fiyatları iş gücü sermaye girisimci digak kaynak maliyet değerlerini baz alır.
Toplam kamu harcamalari + enflasyon/ gsmh + enflo net mi brut mu ikisi decari ya da sabit ise değişim olmaz. Nettir.
Artış nedenleri, artış nedenleri.en önemli ölçüm sebebidir. Wagner sürekli bir artış olduğunu kabul eder. Sıçrama teorisi ise ani yükselişleri ve dönemin bitiminde başlangıç yerinden başlamayisını araştırıyor. Sıçrama hipotezi ek vergilendirmedn vazgecmemesi ekonomik siyasi kriz savaş dogal afetlerdir.
Görünüşte artış, ihtiyaçlada köklü bir değişim olmamasına karşın gider rakamlarinin artmasidir. Fiyat miktar arasındaki degisimle oluyorsa görünüştedir.
Nedenleri,
*enflasyon paranın satın alma gücünde azalış.100 tane okul 1000
100 tane okul 1200 enflasyon %20 gibi.
*Bütçe usulünün değişmesi safi usulden gayri safi usule geçiş
*para ekonomisinin yaygınlaşması
*ülke sinirlarinin veya nüfusun değişimi. Kısa vadeli donemler için geçerlidir. Ani göç durumu.
*hizmet niteliğindeki değişiklik miktar olarak.
*Ekonomik büyüme
Gerçek artış, kamu hizmetleri karşısında üretilen hizmetlerin miktarındaki değer artisidir.
Nedenleri,
ekonomik krizler
Teknolojik
Sosyal
Askeri
Siyasi

kamu giderlerinin cesitleri,
* fonksiyonel ayrım, öngörülen amaçlara göre yapılır. Ayni hizmet birden fazla kuruluş tarafından yapılabilir. Örneğin sağlık giderleri kamu giderleri eğitim giderleri gibi...
Ancak kamu hizmetlerinin etkin ve başarılı bir şekilde yürütülmesi için kaynakların etkin olarak kullanılması gerekir.
Fonksiyonel olarak ayrımlar genel kamu savunma kamu düzeni ekonomik işler çeviri koruma sağlık hizmeti eğitim gibi.
2-Mal ve hizmet alım giderleri + transfer ve yardımlar ayrimi
Mal ve hizmet alım giderleri devletin üretim faktörü dolayısıyla yapmak zorunda kaldı giderlerdir.
Transfer giderleri ekonomik sosyal ve mali nedenlerle gerekli olan kişilere yapılan fon aktarmalarını ifade etmektedir. transfer harcamaları için olmayan ekonomik sosyal yönden güçlü bir devlet için yapılır.
transfer harcamaları örnekler sosyal amaçlı transferler verilebilir sübvansiyonlar alanına girmektedir. Transfer giderleri mal alımı gibi olabileceği gibi  karşılıksız olabilir.
Verimli giderler verimsiz giderler ayrımı
ekonominin üretim kapasitesini artıran ve kamu gelirlerinden artis sağlayan giderler verimli diğerleri ise verimsiz giderlerdir. Milli hasılada artış olup olmadığına bakılır. Diğer görüş ise yapılan kamu giderleri özel sektörün üretim kapasitesini artıracak buna bağlı olarak milli hasılayi artıracak ise verimlidir. Kullanışlı değildir.
Cari giderler yatırım giderleri ayrımı
Devletin tüketim malları alımına yönelik harcamaları cari sermaye oluşumu ile ilgili giderler işte yatırım giderlerdir
13- bu ayrım sosyo ekonomik politikaların planlaması ve bu çerçevede kaynaklara gönderilmesi bakımından önemlidir.
Yatırım giderleri ve cari giderler birbirini tamamlar. Yatırım giderleri dayanıklı nitelikte faydası birden fazla yıllara yaygın mallardır. Cari Mallar nitelikli itibariyla her yıl tekrarlanır. Bu ayrım kaynakların etkin kullanımı diğer taraftan dengeli kalkinma ve istihtam düzeyinin yükseltilmesi bakımından önemlidir.
Diğer ayrımlar.
*Kamu giderlerinin gideri yapan birimlere göre ayrımı; merkezi ve yerel yönetim buna ek olarak hizmet birimleri dikkate alınarak yapılan ayrımda bulunur. Eğitim hizmetleri milli eğitim bakanlığı tarafından yapılır.
Önemi ise gerçekleşecek kamu hizmetinin kuruluşlara dağıtımında en uygun kurumun seçilmesi verimliliği artırma kontrol ve denetimin etkinleştirilmesi sapmaların giderilmesi israfın önlenmesi
*Adi olağanüstü kamu giderleri ayrımı
Karşılaşılması söz konusu ihtiyaçların ve dolayısıyla yapılan giderlerin ortaya çıkış sıklığı önem taşır. Kamu giderlerinin önceden öngörülebilir olması ile ilgilidir. Bütçe döneminin bir yıl içerisinde belirlenen bölümde ise olagân değilse olağanüstüdur.
*Zorunlu ve ihtiyari giderler ayrımı

kamu giderlerinin kontrolü ve etkinliği
Buradaki asıl önemli konu kim tarafından ve hangi amaçla yapılacağını
* kamu giderleri ile özel giderler arasında doğru bir denge kurulmasını sağlar.
* sahip olunan kaynaklar ile altarnetif kullanım odakları arasında kaynak dağılımında etkinlik sağlar.
* istenilen amacın elde geldiği ölçüde ucuz yapılmasını ongörür.
*Sahtekarlık ve hile yapılmasını engeller. Yasalara uygunluğunun araştırir.
** Maliyet fayda analizi ve planlama programlama ve bütçeleme sistemi uygulaması
Maliyet fayda analizleri
Yüklenilmiş hizmetlerinin etkin şekilde yapılması için maliyet ve fayda arasındaki bağlantı kurulmali. Bu analiz ile sosyal faydanin sosyal maliyet ile dengelenmesini sağlar.  Piyasa fiyatının uygulamadığı bölümlerde önemlidir.
Üç aşaması mevcuttur birincisi göz önüne alınan kalemlerin maliye ve faydaları listelenir. Ikincisi onlara değer biçilir. Son olarak değerler karşılaştırılır ve kalemlerde azaltma yapılır.
Özel  hesaplamadan farklı olarak sosyal fayda maliyet göz önüne alınır. Maliyet fayda analizi kamu hizmetlerinin parasal değerleri ile ilgilenmeyi amaçlamakta olup ancak bunun yaklaşım yöntemleri ile sınırlı ölçüde yapılabilmesi olanağıı verir.
* planlama programlama ve bütçeleme sistemleri
Kısmi şekilde yapılan maliyet fayda karşılaştırılmasının tüm devlet harcamaları ile ilgili programlara hatta maliyet fayda analizi nin indir uygulama alanı bulamadıgi işlemleri uygulanır. Girdi çıktı ilişkilerinin belirlenmesi ve yeniden orğanize edilmesi önem taşımaktadır classic hesaplama paranın harcandığı masraf yerin yapısı ile ilgilenmekte iken planlama programlama bütçeleme sistemi belirli amaçların başarılması ile ilgili maliyetlerle ilgilenmektedir. toplumsal karakterdeki malların maliyet fayda karşılaştırmasın yapılması çok güçtür.
Kurumların harcama programları düzenlenmesini öngörüleri. Daha uzun dönemler için harcama programı ihtiyacının karşılanmasıni butcenin etkinliği ile ilgili standartların uygulanmasıni ve buna bağlı olarak geliştirilen uygulama ve harcama programlarına maliyet fayda dizlerinin uygulamasını gerektirmektedir.
Kamu giderlerinin fonksiyonları
Kamu giderlerinin fonksiyonları kamu hizmetlerinin amaç ve fonksiyonları ile ilgilidir. Klasik ekonomik görüş ve günümüz ekonomisi.


Kamu gelirleri
Devletin yüklenmiş bulunduğu görevler gerçekleştirebilmesi için gelire ihtiyaci vardir.
Işte devletin yüklendiği fonksiyonları gerçekleştirmek amacıyla anayasal sınırları içerisinde başvurdugu ve değerlendirdiği çeşitli kaynaklardan elde ettiği gelirin tümüne kamu gelirleri denir.
Dar anlamda kamu gelirleri merkezi yönetim tarafından çeşitli gelir kaynaklarından elde edilen gelirlerdir. Geniş anlamda ise yerel yönetim kuruluşları parafiskal kurumlar ve kamu iktisadi teşebbüslerinin gelirlrridir.
Kamu gelirleri nitelikleri itibariyle geniş ve dar anlamda incelenebilir. Dar anlamda kamu gelirleri cebir unsuru altında elde edilen olagan  kaynaklardir. geniş anlamda ise çebri nitelikte olup olmaması önemli olmayan tüm gelir kaynaklarıdir. Resim harç şerefiye mulk teşebbüs gelirleri para basmaktan doğan gelirler bağışlar ganimet gibi gelir çeşitleri.
cebrilik tekrarlama sıklığı asli gelir kaynağı olması sağladıkları kaynakların durumu dikkate alınmak suretiyle iincelenebilir.
Vergiler devletin gelirin çok önemli bir bölümünü vergiler karşılar. Zorunlu bir ödeme olmaları karşılıksız olarak gerçek kişilerden para şeklinde olmaları bakımından diğer kamu gelirlerinden çok büyük ölçüde ayrılırlar. Karşılıksız ve cebri olma nitelikleri vergiye kamu geliri içerisinde ayri bir yer sağlamakta ve önem vermektedir.
Harçlar
Devletin toplum yararına sunduğu hizmetlerden ayrıca özel yarar elde edilmesi dolayısıyla alınan beden olarak tanımlanabilecek olan harçin şu özellikleri vardır.
*devletin yaptığı bir hizmet kişiye sağladığı bir özel fayda nedeniyle alınır.
* vergi gibi çebrilidir
* yapılan hizmet ticari ve sinai nitelikte değildir.vergilerden farklı olarak harçlarda özel bir karşılığı vardır.
Harç olarak ödenen tutar sağlanan faydayla orantılı olmalıdır yüksek olmamasi gerekir.
Vergiler gibi çebri bir yapıya sahip olan harçlar da kanunu ya da kanunun verdiği yetkiye dayanılarak uygulamaya konulur. Harçlar tahsili kolay az masraflı idaresi kolay karmaşık uygulamalara gerek göstermeyecek hile kaçakları önleyecek ya da güçleşecek bir şekilde olmalıdır.
resimler bir iş yada faaliyetin yapılmasına yetkili kuruluşlar tarafından izin verilmesi dolayısıyla yapılan bir odemedir. Karşılığı vardır harçlara benzer nitelikte dir.
Şerefiyeler toplumsal yarar sağlayan ayrıca gayrimenkul sahiplerine de belirli tutarda yarar sağlayan durumlarda tahsil edilen paradır. Eşit uygulamaları zordur. Daha çok yerel yönetimlerin uygulamasıdir.
ParaFiskal gelirler,  belirli amaçların gerçekleştirilmesi için kurulan kamu veya yari kamu niteliğinde olan ekonomik sosyal ve mesleki kuruluşlarin kendi üyelerinden topladıgi aidatlar dir bütçe dışı bir kamu geliridir. sadece ilgili kuruluş ilkelerine yarar elde edilir. Oldukça yüksek maliyetlere sebep olduğu için bütçe dışından sağlanır.
cebri ve yasal bir ödeme olması para  şeklinde gerçek ve tüzel kişilerden alınması yöntemiyle vergiye benzeyen ancak karşılığının bulunması nedeniyle vergiden ayrılan bir odemedir.
Para cezaları toplum bireylerinin kurallara uymama sebebiyle aldikları cezadır vergi cezaları ise vergide yanındaki hatadandir.
Amaç toplumun yasalarına saygılı davranmayı sağlamaktır.
*Mulk Teşebbüs özelleştirme gelirleri
* borçlanma gelirleri
* fonlar
* para basmaktan doğan gelirler
* Bağış yardım ganimet vb
Kamu Gelirlerinin ayrımı
*Cebri olup olmadıkları
* sağlandıkları kaynağın nitelikleri açısından ayrım
Özel ekonomik geliri kamu ekonomisi gelirleri olarak ikiye ayrılır. Özel Ekonomi gelirler devletin fertler gibi piyasa kurallarına uyarak elde ettigi gelirlerdir.
kamu gelirleri ise devletin egemenlik gücü dolayısıyla elde ettigi gelirler.
* Gelirin sürekliliği açısından ayrım
Bütçe tahminlerini ne kadar tutarlı yapılıp yapılmadığı için önemlidir butce teknigindeki  tecrübenin veya bilgisizliğin ortaya çıkmasını sağlar önemlidir olagân olagân dışı kamu geliri
vergiler devletin kamu harcamalarına finansman sağlamak amacıyla gerçek ve tüzel kişilerden egemenlik gücüne dayanarak karşıliksiz olan zora dayalı olarak alınmış paralardır.
Verginin kural olarak herkese yönelik olması ödeme gücüne göre alınması aynı durumda olanlar da aynı alınması ilkeleri
* devlet, devlet olma vasfina dayanarak vergi alır. Devredilemezdir.  Anayasa 73 üncü maddesine göre yaşama organın yetkisi olan vergilendirme  bakanlar kuruluna  devredilebilir.
* Amacı, giderlerin sağlamasıdır başka amaçla alinamaz bu temel kuralıdır her şey bütçeden karşılanıyor bu sebeple titiz davranılması gerekir.
* Gerçek ve tüzel kişiler den alınır mali gücüne göre herkesten vatandaşlık ilkesine dayalı değildir vergilendirme sürecine herkes dahil olur. Sağ ve tam doğan herkes vergi sorumlusudur.
# vergiler egemenlik gücüne dayanarak alınır egemenlik tartışması mevcutsa burada vergilendirme yetkisine bakılır. Vergi kanunlarının uygulanabileceği egemenlik alanını ifade eder. Siyasi sınirlar vergi sinirlaridir uyrugunda olan her insanlar olduğu devletin kanunlarına göre vergi verir yurtdışındaki insanların ödediği vergiler gibi. 
 siyasi sınır uyruk ile belirlenir mali sınır ise mali sınırlar gümrük hattının içinde kalan yerlerdir. bunun istisnası serbest bölgedir. Bu alan vergilendirme dışında kalır.
* Vergiler karşılıksızdır vergilerin karşılığı toplumsaldır kamu hizmeti giderlerini karşılar
* zora dayanir.cebri uygulama ile karşı karşıya kalır ödenmediği halde vergi ödenmesinin aksamasinda cebri icra ancak vergi beyanında bir yanlışlık yapılırsa vergide azaltma olmuşsa ceza ile karşılaşır.
Verginin amaçları mali amaç mali olmayan amac
Mali amaç kamu harcamalarına yeterli düzeyde finansman  sağlamaktir. Yeterli demek mali gücü oranında kişilerde vergi alınması aşırı vergilendirme yapılmamasıdır./fiskal amaç denir.
* mali olmayan amac mali olmayan amaçlar  ise sosyal ve ekonomik nedenlerle olabilir dergiler ekonominin dengelenmesi gibi. Ve ekonomik amaçların yanında ayrıca mali amaçlarda içerir.
Gümrük vergileri malikolmayan amaçlar içerir çünkü dış ve iç piyasa arasındaki dengenin sağlanmasında amaçlar. İktisadi amaçtır

Gelir vergisi iki amacı dengeler kişiye göre değişkenlik gösterir yatırım ve sermaye çoğunluğuna göre vergi verir.
Derginin teorik açıdan değerlendirilmesi *değişim görüşüyle açıklaması
Yararlanilan kamu hizmetinden dolayı ödeme yapılması. vergiler kamu hizmetinin bedelidir. Bu durumda vergi ödeme gücü bulunmayan insanlar kamu hizmetinden yararlanamayacaklar mı?
mükellefin devlete odedigi  vergi ile elde ettiği yarar eşit değildir.
 verginin sigorta primi görüşü ile açıklaması vergi toplum bireylerinin mal ve mulklerini güvenlik altında bulunduran devletin bu hizmetlerin karşılığı olarak ödemiş oldukları bir sigorta primine benzetiliyor
Sigorta şirketlerinin amacı karlilıktır. Devletin amacı kamu yararıdir sigorta pirimi sigorta kuruluşunun sınırlı faaliyetlerini görmesi için ken devlet vergilerle sağladığı geliri her türlü amaç doğrultusunda harcar.
Verginin sosyal üretim giderlerine katılma payı olarak
Devlet sosyal yönetimi katılırsa alacağına karşılık vergidir. sosyal bir mal üretimi. devlet kendi gücüyle üretir ve karşılık alır. Arz ve talep eğrisinin birleştiği yere göre fiyatlandırma yapılır ancak devlet bu noktaya göre vergilendirme yapmaz. Devletin temel ilkesi kişinin mali gücüne göre vergi salmaktir.
Verginin konusu nin vergilendirileceği ile ilgilidir verginin konusu amacı kapsar
Konunun.eksikliği halinde fiilen uygulaması mümkün değildir anayasa mahkemesinde iptal kararına yol açar. Unutmamak gerekir ki verginin konusu vergi yetkisini sınırlar. Verginin konusu doğrudan vergi konulan veya dolaylı olarak vergi konulan bir hukuki işlem veya iktisadi bir olaydir.
Gelir bir kişinin bir takvim yılı içerisinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır. Gelir Vergi kanununun kapsamı
Birey esastır
Elde edilmiş gelirlerden bahsedilir
verginin matrahı vergi alırken gelirin ne kadarından vergi olacağının belirlenmesidir. Değer olabileceği gibi miktar da olabilir

Anayasa Hukuku Ders Notları (21,24,61,82 Anayasaları)

1. Anayasa Hukuku Nedir?
Anayasa hukuku devletin şeklini ,yapısını , organlarının görev ve yetkilerini bunların birbirleri ile olan ilişkilerini düzenleyen kuralların tümüdür.
Anayasa hukuku bir iç kamu hukuku olarak devletin temel kuruluşunu , işleyişini , iktidarın el değiştirmesini ve iktidar karşısında bireylerin özgürlüklerinin inceleyen bir disiplindir.
2.ANAYASA ÇEŞİTLERİ
2.1 Geleneksel Anayasa: Sosyal adaleti düzenlemek için devletin müdahalesi olmadan uyulması zorunlu lan sosyal düzen kurallarıdır. Örf ve adetler önemli kaynaklardır.
    ANAYASAL TEAMÜL: Yazılı anayasanın düzenlediği konularda vurgulama ile ortaya çıkan kural .
2.2Yazılı Anayasa: Demokrasi ve hukuka bağlı devlet fikri geliştikçe devlet ve fertlerin açık ve kesin hukuk kurallarıyla bağlanması ihtiyacı anayasa ile sağlanmıştır.
2.2.1 Tarih ve Siyasi Köklerine Göre Yazılı Anayasa:
2.2.1.1Monarşik Yazılı Anayasa: Egemenliğin asli ve tek sahibinin hükümdar olduğu anayasalardır.
2.2.1.1.1Ferman: Ferman mahiyetindeki anayasalar hukuken kaynağını hükümdarın iradesinden alan anayasalardır. Hükümdar bu anayasa ile kendine sınır koymaktadır.
2.2.1.1.2Misak: Bir hükümdarın ürünü olan anayasadır ama dışarıdan gelen bir etki ile bağlanmaktadır.
2.2.1.2 Demokratik Yazılı Anayasa: Egemenliğin tek sahibinin halk veya millet olduğu esasına dayanan anayasalardır.
2.2.1.2.1 Organik ve Şekli Niteliklerine Göre Yazılı Anayasalar
2.2.1.2.1.1Yumuşak Yazılı Anayasalar: Adi kanunlardan üstün olmalarına rağmen adi kanun gibi yapılabilen veya bir adi kanunla değiştirilebilen anayasalardır.
2.2.1.2.1.2 Sert Yazılı Anayasalar; Adi kanunlardan farklı usul ve merasim uygulanarak yapılabilen anayasalardır.
Sert anayasanın sertliğine ilişkin düzenlemeler.
  1. Değiştirilmesi için uzun süre gerekmektedir.
  2. Bazı maddeleri değiştirilemez. , 2 ve 3. maddeler değiştirilemez.
  3. Anayasanın yürürlüğe girmesi bazı durumlarda halk oyuna bağlı olabilir.
  4. Anayasa değiştirme yetkisi genelde meclise verilir.
  5. Belirli bir çoğunluk olması gerekir.
3.ANAYASA YAPILMASI:
KURUCU İKTİDAR: Anayasayı yapan iktidardır.
Egemenlik tek bir kişide ise anayasa egemen kişiye göre olur. Demokratik değildir. Demokratik ülkelerde anayasa yapan KURUCU MECLİSTİR. Kurucu iktidar devletin siyasi yapısını oluşturan , yasama yürütme yargı organlarını, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan organdır. Devlete hukuki nitelik kazandıran kurucu iktidardır.
Kurulu iktidar: Kurucu meclis anayasayı yaptıktan sonra o anayasaya bağlı kalarak anayasa da değişiklik yapan meclistir.
4.Anayasanın Değiştirilmesi
  1. Asli Kurucu İktidar (meşru ihtilallerden doğan)
  2. Tali Değiştirici İktidar: Anayasadaki temel sistemi bozmadan anayasayı değiştirebilen iktidardır. Örneğin 1 2 3 . maddeler hariç diğer maddelerde anayasaya bağlı kalarak değişme yapabilir.
5.Devlet:
Egemenlik yetkisinin özellikleri:
  • Toplum adına kullanılan bir yetkidir.
  • Yasama yürütme yargı olarak ülke içinde kullanılan bir yetkidir.
6.İktidar
6.1Sosyal İktidar : Vakıflar dernekler. Bu iktidarın sınırları yasama organını belirlediği sınırlar içersinde olur.
6.2Siyasi İktidar :
Devletin Kişiliği: Tüzel kişiliği ile devlet hukuki ilişkilere girer.
7.DEVLET ŞEKİLLERİ
7.1 Egemenliğin Kaynağı Bakımından Devlet Şekilleri
7.1.1Monarşik Devlet: Egemenliğin sahibi tek bir kişidir.
7.1.1.1Hükümdarın Tahta Geçiş Tarzına göre monarşik Devlet
 7.1.1.1.1Seçimli Monarşi: Hükümdar saltanat hakkını seçimle kazanır. Cumhuriyetten farkı hükümdar seçimle geldiği halde seçenin bir temsilcisi değildir.
7.1.1.1.2 Irsi Monarşi: (Hanedanlık Sistemi) Veraset sistemi ile hükümdarlık geçer.
7.1.1.2 Saltanat Makamının Sınırlarına Göre Monarşik Devlet
 7.1.1.2.1Mutlak Monarşi: Hükümdarın saltanat hakkının kanuni bir sınırlamaya tutulmadığı monarşidir.
7.1.1.2.2Meşru Monarşi: Monartın yetkilerini sınırlayan hukuki bir belge vardır.
7.1.2 Cumhuriyet Devleti
7.1.2.1Aristokrasi: Yaş , cinsiyet soyluluk gibi belli bir meslek gurubu yürütme yetkisini kullandığı cumhuriyet devletidir.
7.1.2.2Demokrasi: Seçime dayalı temsil yetkisine sahip bir gurubun temsil yetkisini kullanmasıdır.
7.2 Egemenliğin Yapısı Bakımından Devlet Şekilleri
7.2.1Basit Devlet (Tekli Uniter Devlet): Ülke içinde bir hukuk ve kanun birliği vardır.Tek tip yasama yürütme organı vardır.
7.2.1.1Merkezci Yönetimci Devlet:Egemenliğin bir başka düzeyde paylaşılmadığı, tek bir merkezi kurumda toplandığı devletlerdir.
7.2.1.2Yerinden Yönetimli Devletler: Egemenliğin merkezde olması yanında yönetim kuruluşlarının sistem içersinde güçlü olduğu devletlerdir.
7.2.1.3Çok Uluslu Çok Bölgeli Devletler: Yönetimin bir yerden gerçekleştirildiği bazı bölgelere ya da yapılara özerklik tanındığını gördüğümüz devletlerdir.
7.2.2 Karma Devlet :
7.2.2.1Devlet Birlikleri: 2 ayrı devletin birleşmesi ile oluşur. 
7.2.2.1.1Kişisel Birlik: kaç devletin tek bir kralın yönetimine girmesidir. Bu devletler iç işlerinde bağımsızdırlar.
7.2.2.1.2Gerçek Birlik:
7.2.2.2Devlet Toplulukları
7.2.2.2.1Konfederasyon: 11 den fazla devletin oluşturduğu bir birliktir. Bu devletler istediklerinde ayrılabilirler. Ortaklaşa oluşturulan bir yapı görülür. (Diet meclisi) bu meclisin aldığı kararlar o devleti bağlar. 
7.2.2.2.2Federasyon: Eyaletlerin ya da devletçiklerin federal anayasa çerçevesinde bir araya gelerek üst yapı oluşturmasıdır. Her federal devletçiğin kendi düzeyinde yasama yürütme ve yargı oluşturduğu devletlerdir. Nüfuz sayısına göre ve ya standart şekilde bütün eyaletler temsil edilir. Yasama yürütme ve yargı devletçikler arasında bölüşülmüştür. Federal devlet uluslar arası ilişkiler bakımından tek bir devlettir. 
8. DEVLET:
İnsanlar arası ilişkileri düzenleyen . Bu ilişkilerin normlara uygun olarak yürümesini sağlayan , kamusal hizmetleri üreten, anlaşmazlıkları çözen ve en üst egemen meşru gücü temsil eden hukuksal kişiliktir.

9.DEMOKRASİ
9.1Kuvvetler ayrılığı ilkesine göre yönetim biçimleri:
9.1.1Parlamenter Sistem: Yasa ve yürütme arasında dengeli işbirliğine dayalı bir düzenek vardır. 2 kurum da gelişmiştir. Yasama organı hükümeti (yürütmeyi) güvenoyu ile düşürme, hükümetin de yasama organını fesih hakkı vardır. Cumhurbaşkanı en fazla oy alan partinin başkanını başbakan olarak atar. Başbakan başkanları belirler. Cumhurbaşkanı onaylar.2 türlü yürütme vardır. Sorumsuz kanat:Devlet veya cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu yoktur. Yetkileri semboliktir. Sorumlu kanat: Hükümet sorumlu kanattır. Göreve gelebilmek için güvenoyu alır. Yumuşak kuvvet ayrılıkları ile ortaya çıkar .1 parlamento ve buna karşı sorumlu bir hükümet vardır. Parlamento seçimle başa gelir . Her parlamentosu olan sistem parlamenter sistem değildir.
 9.1.2Başkanlık Sistemi Başkan devlet başkanı ve yürütme başkanıdır. Halk başkanı seçer yürütme tamamen ona bağlıdır. Bakanları başkan atar. Başkan ve hükümetin kongreye karşı sorumluluğu yoktur. Kongre üyesi değildir başkan. Bunun yerine denetim ve denge mekanizmaları vardır. Karşılıklı fesih yetkisi yoktur. Başkanın üst düzey atamalarını,uluslar arası antlaşmaları kongrenin onaylama yetkisi vardır. Yasamayı kongre yapar. Kongre temsilciler meclisi (eyaletler nüfuslarına göre temsil edilirler) ve senato (eyaletler standart 2 kişi ile temsil edilirler) ‘dan oluşur.
 9.1.3Yarı Başkanlık Sistemi: Yasama ve yürütme organı meclistir. İsviçre de görülmektedir. 1921 yılında meclis hükümeti sistemi Türkiye’de uygulanmıştır.
  • Yürütme yasama yetkisi meclisindir.
  • Meclis başkanı ve devlet başkanı aynı kişidir.
  • Yasama organı kendi içersinde bakanları ve hükümeti oluşturur. Tek tek bakanların meclise karşı sorumluluğu vardır.
9.1.4Meclis hükümeti Sistemi: Devlet başkanını doğrudan halk seçer. Başkan geniş yetkilerle donatılmıştır. Hükümet meclise karşı sorumludur. Kriz zamanında devlet başkanı halk oyuna (yasama organı gibi) yasa sunabilir. Önemli konular halkın oyuna sunulabilinir. Meclis fesih edile bilinir.

9.2Demokrasinin Temel Değerleri:
  1. Rasyonel bir sistemdir. İnsanoğlunun bulduğu en iyi yönetim biçimidir. Meşruluğunı insanlığın koyduğu rasyonel ilkelerden alır.
  2. Özgürlük ve eşitliği içerir.
  3. Siyasal çoğulculuk, her türlü düşüncenin serbest aktarımı gibi öğeleri içerir. Toplumsal çoğunluğun iyiyi kötüyü kendi görmesi için farklı düşüncelerin varlığı demokratik yaşamın vazgeçilmez kurallarındandır.
  4. Temsil ilkesi: Kamu işlerinin yürütülmesinde meclisin yetkisini toplumdan almasıdır. Temsilciler aracılığı ile demokrasinin yürüdüğü görülür.
  5. Seçim ilkesi aracılığı ile temsilciler belirlenir.
  6. Çoğunluğun yönetme hakkı: Seçimle birlikte çoğunluğun seçtiği kişilerin yönetmesi. Azınlığın çoğunluk haline gelebilme hakkı vardır. Muhalefet etme hakkı vardır. Demokratik sistem muhalefet hakkını en geniş şekilde koruyan sistemdir.
  7. Temel hak ve özgürlüklerin korunması, eşit şekilde dağıtılması
  8. Yasa önünde eşitlik ilkesi , bireylerin hukuk kurallarına eşit statüde bağımlı olması.

10.SİYASİ KATILIMA ve SİYASİ ÇOĞULCULUĞA GÖRE REJİMLER
10.1Anayasa Demokrasisi:
10.2Totaliter Rejimler: Resmi bir ideoloji, tek bir adam, gizli polis terörü, kitle iletişin vasıtaları üzerinde parti denetim tekeli, silahlı kuvvetlerin kontrolü, ekonomini tek bir merkezden yönetimi temel gözlenen özelliklerdir.
10.2.1FAŞİSM:Her türlü otoriteye, şiddete bağlı yönetim biçimi. Krize düşen ülkelerde burjuvazinin yükselen sınıflar (örneğin işçi sınıfı) karşısında kendi gücünü, toplumsal üstünlüğünü koruyabilmek için oluşturduğu siyasal değerlerdir.
  • Demokratik ilkelerden vazgeçip baskı ve otorite dönemine geçilmesine faşizm denir. Bu sistem 1. dünya savaşı sonrası oluşan krizle oraya çıkar.
10.2.2Komünizm:

11.HÜKÜMET : Siyasi otorite kullanan bütün devlet organlarına denir. Siyasi iktidarı elinde tutan kurumdur.
12.YAPILARINA GÖRE YÜRÜTME BİÇİMLERİ
12.1Geleneksel Yürütme
12.1.1Tek Yapılı Geleneksel Yürütme: Hükümete tek bir kişinin sahip olduğu sistemlerdir.
12.1.1.1Totaliter Rejimler: Yürütme bir diktatör tarafından kullanılır.
12.1.1.2Monarşik Rejimler: Yürütme bir monartın elindedir.
12.1.1.3Başkanlık Sistemi: Sert kuvvetler ayrılığı ilkesi geçerlidir. Yürütme yetkisinin bir cumhurbaşkanınca kullanılmasıdır.
12.1.2 Grup (kollejyol ) Geleneksel Yönetme: Yürütmenin birçok kişi ya da bir kurul halinde oluştuğu bir yürütme biçimidir.
12.1.3İkili Geleneksel Yönetme: Yönetmenin 2 başlı yapıldığı sistemdir. Sorumlu ve sorumsuz kanat vardır.Bir kişi ile bir kurulun işbirliği halinde faaliyet gösterdikleri yürütme şeklidir.
12.2Aktüel Yürütme:
12.2.1Kişisel İktidar: Devlet iktidarının 1 kişide toplanması ile olur. Tüm yetkilerin bir kişide toplanmasıdır. Gasp veya zorbalıkla olabilir diktatörlükle eş anlamlıdır.
12.2.2Kişiselleşmiş İktidar: Demokratik Anayasal düzen içersinde hükümet faaliyetlerinin giderek bireyselleşmesi.
Sebepleri
  • Bunalımlar
  • Krizler
  • Kitle iletişim araçlarının etkinliği
Lider arayışı olmasına neden olur.
13.  Yürütmenin işlevleri
13.1 Yürütmenin Geleneksel İşlevleri
13.2 Yürütmenin Güncel (aktüel ) işlevleri
YÜRÜTMENİN İŞLEVLERİ
Geleneksel İşlevleri
Güncel (Aktüel) İşlevleri
  • Kanunların uygulanması : Yasama organıKanun tasarılarını yapar:  
bir kanunu yaptıktan sonra son olarak yürütmeyi 
hangi organın yapacağını belirler.(sağlık bakan 
lığı,orman bakanlığı) 
  • Cumhurbaşkanının yasalara uygun olarak 
Denetleme yetkisi vardır. 
  • Yürütme kendi içersinde yer alacak bakanları
seçer, kamu yönetiminin örgütsel inşasını da
yapar.
  • Yürütme bir öngörü organıdır. Geleceğe dair kalkınma planları hazırlar.
  • Yürütme atılım organıdır. Kanunların ve parlemento direktiflerini pasif olarak uygulayan değil aktif bir organ olmuştur.
  • Karar organıdır. Bütçeyi hazırlaması örnek olarak verilebilir.
  • Düzenleyici işlem yapması da aktüel işlevlerindendir.
  • KHK (kanun hükmünde kararname) çıkarabilmesi aktüel hale gelmiş olduğunu ıspatlar.

14.SİYASİ PARTİLER
Siyasi partiler aracılığı ile Demokrasinin kurumsallaşması başlamıştır. PartiÜyelerin düşünce ve menfaatlerini gerçekleştirmek için iktidarı kısmen ya da tamamen elde etmek amacı ile siyasi hayata katılan teşkilatlanmış guruptur.
PartiMerkezi ve yerel düzeyde kurulmuş örgütlenmiş, siyasi iktidarı elde etmeyi ve kullanmayı amaçlayan ve bunun için de halkın desteğini sağlamaya çalışan sürekli bir kuruluştur.
Parti: Bir program etrafında toplanmış siyasal iktidarı elde etmek ya da paylaşmak amacını güden devamlı bir örgüte sahip kuruluştur.
14.1Siyasi Partilerin Tipik Özellikleri
  1. İktidarı kullanma isteği.
  2. Ülke çapında örgütlenmiş olmaları.
  3. Süreklilik arz eden kuruluşlardır.
  4. Seçim yolu ile halkın desteğini elde ederek başa geçerler.
14.2SİYASİ PARTİ TİPOLOJİSİ
14.2.1 Maurice Duvergerin Tasnifi:
14.2.1.1 KADRO PARTİLERİ: Seçim dönemlerinden seçim dönemlerine çalışan, üyelerinin sayısından çok niteliğine önem veren partilerdir. Sistemli üye kayıt defterleri yoktur. Düzenli bir aidat sistemi yoktur. Önemli bağışlarla finans sağlarlar. Hiyerarşi ve merkezciliğin zayıf olduğu partilerdir.
14.2.1.2 KİTLE PARTİLERİ: Bir sosyal sınıfa kümeye dayanır. Siyasal devşirme ve yönetme daha çok sayıda seçmene ulaşmak gibi amaçları vardır. Faaliyetleri seçim dönemi dışı zamanı da kapsar. Finansmanı üye aidatları ile sağlanır. Düzenli kayıt ve aidat defterleri vardır. Merkezci, ideolojik ve hiyerarşik partilerdir.
14.2.2 Sigmund Neuman Tasnifi:
14.2.2.1FERDİ TEMSİL PARTİLERİ: Sınırlı partilerdir. Seçim kampanyalarında ve parlamento çalışmalarında harekete geçerler. Amaçları iktidarı ele geçirmektir. Üyelerin sosyal yaşantıları merkez tarafından kontrol edilmediği görülür. Kadro partileri gibi ilk aşama ürünü partileridir. 
14.2.2.2SOSYAL BÜTÜNLEŞME PARTİLERİ20. yy sonrası sosyak ve siyasi buhranların ve siyasal katılımın artması sonucu oluşan partilerdir.
14.2.2.2.1Topyekün Bütünleşme Partileri: Faaliyetlerini sadece devlet yönetimine ve seçimlere yoğunlaşmazlar. Seçmenlerini sosyal yaşamlarını da etkilemeye çalışırlar. Üyelerine serbest düşünce hakkı tanımayan ideolojik katı ve sert partilerdir. Komünist, faşist partiler örneklerini oluşturur.
14.2.2.2.2Demokratik Bütünleşme Partileri: Ferdi partilerle topyekün partiler arasında yer alır. Seçim kazanmak aynı zamanda bir sosyal sınıfın, dini cemaatin kendilerince kutsal değerlerini siyasi planda da gerçekleştirmeyi amaçlayan partilerdir. Üyelerinin sosyal yardımlarına belli ölçülerde müdahale eden partilerdir. Ayırıcı özelliği manevi değerler dünyası ile pratik siyasi alan arasında fark göstermeleridir. 
14.3SİYASİ PARTİ İŞLEVLERİ
  1. Menfaatlerin birleştirilmesi: Birbirleri ile çelişen sosyal taraflar tarafından açıklanan menfaatlerin birleştirilmesidir.
  2. Aracılık İşlevi: Sosyalle (halk) iktidar arasında taşıyıcılığı partilerin yaptığı görülmektedir. Toplum taleplerini partiler aracılığın ile duyurmaktadır.
  3. Siyasi devşirme işlevi: İktidarın hangi kadrolarla çalışacağını belirlemesi işlevidir.
  4. Siyasi sosyalleşme: Partiler; siyasi sosyalleşmeye katkı sağlayan, kitleleri eğiten, yeni tutumlar kazandıran bir özelliğe sahiptir.
  5. Yönetme ve hükmetme işlevi: İktidara geldiklerinde parlamentoya karşı sorumlu olarak yürütme gibi asli fonksiyonlarını yerine getirirler.
  6. Eleştirme işlevi: Bir sonraki seçimleri kazanmak için siyasi iktidarı denetlemektedir.
15.SİYASİ PARTİ SİSTEMLERİ
15.1Tek Parti Sitemi: Temelde tek parti ile birden fazla parti ayrımına dayanmaktadır.
15.1.1Tek Parti: Gerçekte tek parti varsa (tipik örneğini diktatörlükler oluşturur). 
15.1.2Birden Fazla parti:
15.2Çift Parti Sistemi: Birden çok parti yer almaktadır. Sistemin işleyişi 2 büyük partiye dayanır. Küçük partilerin pazarlık gücü yoktur. Karakteristik özelliği bir partinin diğer partilere ihtiyacı olmadan iktidara geçebilme özelliğidir . Bu özellik ortadan kalktıkça saflık bozulur. Saf iki parti ve saf olmayan iki parti sistemi olarak ikiye ayrılır.
Saflığın Özellikleri
  • Sistemdeki iki parti mutlak çoğunluk için yarışırlar.
  • İki partiden biri yarışma neticesinde parlamento çoğunluğunu kazanır. Sistemde radikal değişiklik amaçlamadığını sadece yönetmeye yönelik hedeflerinin olduğunu görürüz.
  • Rejimin temel meseleleri üzerinde 2 partinin uzlaşmış olması gerekir.
  • Bu partilerin katı politikalardan uzaklaştığı daha ılımlı politikalar izlediği görülür.
15.3Çok Parti Sistemi: İktidar dengesini etkileyen 2 den fazla parti vardır.
15.3.1 Ilımlı Çok Parti Sistemi:
  • Eğilim genellikle sağ ve sol bloklardan oluşur. hükümetin değişmesi blokların değişmesi ile olur.
  • Parti blokları arasındaki rejim temel felsefedir.
  • rejim mücadelerinde partilerin ılımlı gerçekçi olmaya çalıştıkları görülür.
  • Aşırı derecede kutuplaşmış partiler arasında ideolojik mesafe büyük değildir.
15.3.2Aşırı Çok Partiler:
  • Yelpazenin ucunda yer alan partilere yer verilir.
  • Partiler arasında görüş farklılıkları esastır.
  • İktidarın yoğun biçimde merkezi koalisyonlarca oluşturulduğu görülür.
  • Aşırı partilerin sürekli muhalefette kaldığın görülür.
  • Demokrasi kurumu ve kısa vadeli çalışmaların olduğu buna karşın uzun vadeli çalışmaların olmadığı siyasi iktidarsızlığın aşırı partileri güçlendirdiğini görürüz.
Kamu bütçesinden partilere yardım sağlanır. Oy oranına göre mali kaynak sağlanır. Ticaretle uğraşmaları ve uluslar arası kuruluşlardan yardım alınmasının yasal olmadığı kuruluşlardır. Anayasa mahkemesi denetleme görevini yapar.
15.4 SARTORİ'NİN TEK PARTİ SİSTEMİ
15.4.1Hakim Parti Sistemi: Siyasi siStem içersinde birden çok parti vardır. Çoğulcu (PLURALIST) bir yapı vardır. Ve bu partiler hep yarışır ama hep aynı partinin başta olduğu görülür.
Dürüst ve eşit seçimlerin sonucunda hakim partinin seçmen kitlesinin çoğunluğunca desteklenmesi nedeni ile parlamentoda uzun süre kalması ve desteklenmesidir.
15.4.2Hegemonyacı Tek Parti Sistemi: Eşit şartlar içersinde bir iktidar mücadelesine rastlanmaz. Yapıları çoğulcu sistemden farklıdır. 2. bir partinin olduğu bir yapı vardır. Diğer partilerin fazla bir önemi yoktur. Esas partini yanında onun suni kuruluşu partiler vardır. Bu yapı tepkilerin yer altına kaymasını önlemek üzere kurulmuştur.
15.4.3 Gerçek Tek Parti Sistemi: 1 den çok parti hukuken ve fiilen yoktur.
15.4.3.1Totaliter Tek Parti Sistemi: İdeolojinin çok yoğun olduğunu, sistemli bir dünya görüşü olduğunu ve toplumu bu görüşe uydurmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Ekonomik ve sosyal yapıyı kontrol altına almak isteyen bir ideolojinin olduğunu ve devletle partinin bütünleştiği görülür.
15.4.3.2Pragmatik Tek Parti Sistemi: Daha yumuşak ılımlı bir ideoloji esastır. Partinin kitleye ulaşma yeteneği (mobilizasyon) zayıf olduğu ideolojik bütünlüğün zayıf olduğu sistemdir.
15.4.3.3Otoriter Tek Parti Sistemi: 2 sistemin ortasındadır. Bölücü olmaktan çok siyasi faaliyetleri dışlayan yapıdadır. Mobilizasyon yeteneği sınırlıdır. Sosyal alt gurupların etkinliklerine izin verilir.
16.İnsan Haklarının Felsefi Gelişimi
16.1 Temel Hak ve Özgürlükler: Pozitif hukuk tarafından güvence altına alınan. yasama yürütme organlarının isteği ile ortadan kaldırılamayan haklardır.
16.2 17. yy Tabi Hukuk Doktrini (doğal hukuk yaklaşımı) : Bu kişi hakları düşüncesi stoisyenler tarafından dile getirilmiştir. Ve kişi hakları düşüncesi devlet kanunlarının üzerinde bir kanun olduğu ve bütün insanların bu kanuna akıl yolu ile ulaşabileceğinin mümkün olduğu söylenmiştir. Sosyal mukavele ile otorite ortaya çıkar. Tabi hukuk doktrini doğal yaşamdan sosyal yaşama geçerken otoritenin kişilere ait hakları engellemesine karşı çıkar.    

16.3 18. yy Felsefi Doktrini (bireyci hak yaklaşımı): Bireyin mutluluğu esastır. Devletin amacı bireyin haklarını korumaktır. kişi ile devlet arasında başka bir sosyal gruba yer vermediğini, mülkiyet hakkının kutsal bir biçimde değerlendirildiğini görmekteyiz. 

16.4 19. yy Sosyal Doktrini ( sosyal hak yaklaşımı): Devlet ekonomik ve sosyal alanda iyileştirmeler yaparak bu hakları (temel hak ve özgürlükler) bireylerin kullanabileceği koşulları sağlamaktadır.  Devlet aktiftir. Devletin aktif olması demek kamu örgütlerinin ortaya çıkarıldığı sonucunu doğurur.

16.5 İnsan Hakları: Bütün insanların hiç bir ayrım gözetilmeden yalnızca insan oluşlarından dolayı sahip oldukları hakların bütününü kapsayan kavramdır.  Ulaşılıcak haklar listesinin idealini tamsil eder.
16.6 Kamu Özgürlükleri: İnsan hajklarının gerçekleşmiş kısmıdır.
17.Temel Hak ve ÖzgürlüklerinTarihi Gelişimi (ulusal planda)
17.1İngiltere: Tabi hukuk doktrininden önce insan hakları uygulamaları görülmüştür. Kralın bazı yetkilerinin sınırlandığı görülmüştür. Kralın kişi haklarına saygı göstermesi gerekmiştir.
17.1.1Magna Carta Belgesi: Halka belli hürriyetleri vermekten çok kralı kısıtlayan bir belgedir. Bu gelişmeler yalnız ingiliz halkını kapsayan bir düzenlemedir. Diğer ülkelere yol gösterici, uyarıcı ilk örnektir. HAk ve özgürlüklerin gelişimi için somut bir adımdır.
Parlementonun izni olmadan vergi konmaması, kanuni sebep olmadan kimsenin hapis deilmemesi, tutuklana kişinin kısa sürede yargı önüne çıkarılması gibi kuralları içerir. (yargıçların bağımsızlığı)
17.2 ABD: Virjinya anayasasınn başına haklar bildirgesi eklenmiştir. Bütün insanşığa beyan edilmiştir.
17.3 Fransa 1789 Fransız İhtilali (1789 Fransıs Bildirgesi) : O dönemde fransızca en yaygın dildir. Bildiri sade ve genel düzenlemeleri içermektedir. Kuvvetler ayrımı, milli egemenlik, temsilciler aracılığı ile yönetim, vicdan, hürriyet gibi kavramlara yer verilmiştir.

18.Temel Hak ve Özgürlüklerin Tarihi Gelişimi ( Uluslararsı Planda)
Dünya savaşı sonrasınaki yıkımlar sonucu toplumlar örgütlenmeye başlamıştır. insan haklarının güvence altına alınması ile uluslararası barışın sağlanabileceği görüşü ile birleşmiş Milletler kurulmuştur.
18.1Birleşmiş Milletler İnsan hakları Bildirgesi
  • Evrensel bir bildiridir.
  • Bütün insanların hiçbir ayrım olmadan yararlanabileceği bir bildiridir.
  • Ekonomik ve sosyal haklara da yer verir.
  • Farklı sosyal rejimlerde kullanılabilir.
  • Denetim mekanizması yoktur yani ülkeler birleşmiş milletler insan hakları bildirgesine uyup uymaadıkları konusunda denetlenmez.
  • Klasik ve sosyal haklara yer verir.
  • Bildirgede genel tanımlar vardır.
18.2Avrupa Konseyi İnsan Hakları Bildirgesi
Hak ve özgürlüklerin avrupa kütürünün ortak bir prçası olduğu ve geliştirilemesi düşünülmüştür. Amaç üyelerin arasında daha sıkı bir birlik kurmaktır. Bu sözleşme üye devletleri bağlayıcıdır. Ve denetim sistemi getirilmiştir. bireysel haklar ayrıntılı bir biçimde düzenlenir.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİAVRUPA KONSEYİ  İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİ
  • Farklı siyasal rejimlerde kullanılabilir.
  • Denetim mekanizaması yoktur
  • Devletleri bağlayıcı değildir.
  • Geneldir
  • Klasik ve sosyal haklara yer verir
  • Genel tanımlar vardır
  • Demokratik rejimlerde kullanılır
  • Denetim mekanizması vardır.
  • Üye ülkeleri bağlayıcıdır
  • Bölgeseldir. Avupa birliğine üye ülkeleri kapsar
  • Klasik haklara yer verir
  • Açık tanımlar, sınırları belirleyici bir uslup vardır.

19. TEMEL HAK ve  ÖZGÜRLÜKLERİN DÜZENLENMESİ ve SINIRLANDIRILMASI
19.1 Özgürlüklerin Düzenlenmesi
19.1.1 Önleyici Sistem: Hürriyetlerin sınırlarını aşarak kullanılmasını ya da kötüye kullanılmasını engellemek belli kuralların konması ile olur. İzin alma ya da bildirimde bulunma şartı vardır. Kamu düzenini hak ve özgürlüklerin önüne alındığı görülür
19.1.1.1Yasaklayıcı Önleme: Hürriyetlerin kullanılması için idarenin izni gerekmektedir. Her duruma göre idarenin taktir yetkisi olduğu ve subjektif olduğu söylenir.
19.1.1.2 Düzenleyici Önleme: Önceden belirlenmiş objektif şartlara bağlı bir özgürlük kullanımı vardır. İdarenin denetimi bu önceden belirlenmiş şartlara bağlıdır. Demokratik bir yöntemdir.
19.1.1.3 Basit önleme(Bildirim): Hürriyetin nerde kullanılacağının idareye bildirimi gerekir. İdarenin onayı veya reddi sözkonusu değildir.
19.1.2 Düzeltici Sistem: Sorumluluğunu taşımak üzere hak ve özgürlüklerin kullanılmasına ait yetkinin kişde olması.
19.2 Hürriyetlerin Sınırlandırılması
Toplum düzeni içersinde hürriyetler kullanılabilir. Kamu düzenini, barışı sağlamak, hak ve özgürlüklerin kullanılabilir kılınmasını sağlamak devletin görevlerindendir.
Hürriyetlerin düzenlenmesi ile denge sağlanabilir. Düzenleme sınırlama demek değildir.
Demokratik toplumlarda kamu düzeni ile hak ve özgürlükler arasında denge bulunmalıdır. Bu denge düzenleme ve sınırlama ile sağlanabilir.
Sınırmamayı demokratik düzenlerde kimin gerçekleleştireceğinin   Anayasada  belirtildiği görülür.
19.3George Jellinelge hürriyet Yaklaşımı
19.3.1Negatif Statü Hakları: Negatif statü hakları kişinin hakları ve ödevleridir. Devletin kişiye bağlı hak ve özgürlüklere müdahake etmemesi gerekir.
19.3.2Pozitif statü Hakları: Sosyal hak ve özgürlüklerdir. Devletin hak ve özgürlükleri eşitlemesi gerekir (eşitlik çerçevesi içinde). Düzenleme esas sınırlamalar istinadır.
19.3.3Aktif Statü Hakları: Katılma hakları
20. Osmanlı Dönemi itibari ile Hazırlanmış Anayasalar ve Bildiriler
20.1  Sened-i İttifak (1808)
  • Feodal beylerden biri padişah alehine baş kaldırırsa diğğer feodal beyler padişahla beraber olup ona karşı birleşecek.( Merkezi gücü diğer yerel güçlere kabul ettiriyor ve kuvvetlendiriyor)
  • Devlet kudretli hükümdarın şahsına toplanacak fakat yetkileri kullanmak sadrazama ait olacak. ( Merkezi otoritenin sınırlandırılması söz konusu)
  • Padişahın şahsı mukaddes ve gayri mesul olacak, iktidarın kullanılmasından dolayı bütün mesuliyet sadrazama ait olacak
  • Resmi sıfata haiz ve yetkili memur olmayanlardan hiç kimseye devlet işlerinde emir verilmeyecek
  • Devlet düzenini korunmasında beyler ( yerek yönetim) padişahla yani yani merkezi yönetimle iş birliği yapacaklar.
  • Yoksulların korunması esas olup ayan kendi yönetimindeki yerlerin asayişine ve vergilerin yüksek olmayışına özen gösterecek.
  • Her yeni gelen bu belgeyi onaylayacak. (aktörler değişse de belgenin uygulanacağına dair güvence getrilmiştir)
20.1.1Magnacarta İle Sened-i İttifak'ın kıyaslaması
Sened-i İttifakta merkesi otorite ayanları( yerel otoriteyi) çaırıyor. ingiliz magnacarta'sı feodal beylerin(yerel otoritenin) dayatmasıdır.
Bu belgeyi 2. Mahmut istemeyerek imzalamıştır.
Bu belge osmanlı demokrasileşmesinde ilk belgedir.
Devlet otoritesini kullanmada devleti idare edenlerin hak ve hürriyetlerine sınırlandırılma getirilmiştir.
20.2 Gülhane Hattı Hümayünü (1839)
Mustafa Raşit Paşa'nın uğraşları ile hazırlanmıştır.
  • Osmanlı Devleti'nin şeriat hükümlerine uymadığından geri kaldığı belirtilmiştir.
  • Halka can mal ve namus güvenliği geetirilmektedir.
  • Kanun karşısında vergi ve askerlikte eşitlik
  • Osmanlı Devleti'nin çeşitli toplumları arasındaki ırk din ve dil farklılıklarının ortadan kaldırılması vaad edilmektedir.
  • Suçluların mahkemelerinin yapılarak cezalandırılması
  • Memur hukukunun yeniden düzene sokulması
Padişahın tek taraflı iradesi ile ortaya konan bir ferman niteliğindedir. Padişah kendisini birtakım kurallara şartlara bağlamaktadır.
hukuk devleti olmakonusunda atılan ilk adımdır.
Yürütme ve yasamanın faaliyetlerinin devletin fonksiyonları arasında olduğu açıklanmaktadır.
20.3 Kanun-i Esasiye (1876)
Bu anayasa ile deletin dininin islam ve devletin meşruti monarşi olduğu bildirilmektedir.. Hükümdarın sorumsuz ve mukaddes olduğu, halifelik ünvanına sahip olduğu, osmanlı sülalesinin egemenliğe sahip olduğu, devletin dininin islam olduğu   bu anayasa ile açıklanmıştır.
Osmanlı Devleti bu anayasa ile ilk defa anayasalı devlet haline gelmiştir.
Kanun-i esasiye'e göre devletin organları
Meclis-i Umumi (yasama organı): 2 meclisten oluşan bir yasama organıdır.
Heyet-i Mebusan: Seçim yolu ile kurulan bir meclistir. Sınırlı oy ilkesi esastır. Erkeklerin ve emlak sahibi olanların oy hakkı vardır.
Heyet-i Ayan: Üyeleri padişah tarafından tayin edilir.
20.4 Kanun-i Esasiye (1909)
1909 da yapılan anayasa değişikliği 1876  anayasasını yeni bir anayasa yaparcamışsına değişmeler ile yeni bir düzenleme getirdi.
Yasama organı Meclis-i Umumi iki meclisten oluşan bir meclistir.
Heyet-i  Mebusan: Tam bir millet temsilcisi haline getirildi. Rejimin en kuvvetli organı olmuştur.
Heyet-i Ayan:
bu iki meclis paadişahın iznini almadan kanun değişkliği yapabiliyordu.   mecli_i mebusan artık padişahın tek taraflı iradesi ile kapatılamıyacaktı. hükümet iel meclis arasında anlaşmazlık olursa hükümet meclisin feshini padişahtan isteyecekti. Padişah ayanın görüşünü aldıktan sonra meclisi fesh edebilicekti.
Padişah hükümet başkanını ve üyelerini meclis üyeleri arasından seçicekti. Bakanlar ; meclisi mebusana karşı sorumludur.  Bakanlar kurulundan sadece sadrazam   padişah tarafından seçilecekti. Diğer bakanlar sadrazam tarafından seçilecekti.
  • Padişah isteediği kişiye sürgüne gönderemiyecekti
  • toplantı yapma ve dernek kurma hürriyeti
  • Haberleşme hürriyeti
Bu anayasa değişiklikleri Osmanlı Devleti'nin teokratik yapısnı değiştirememiştir. Parlementer sisteme dayanan meşruti monarşi kurmuştur.
20.5  1921 Anayasası
Osmanlıda bugüne kadar görülen gelişmeler padişahın mutlak iktidarını sınırlamaya yönelikti. Bu girişimlerde halkın iktidarı paylaşması ülke yönetiminde bir ölçüde söz sahibi olması amaçlanıyordu. 1921 anayasası iktidarı doğrudan halka vermiştir. (egemenlik kayıtsız şartsız milletindir)
Yönetim 1921 anayasası ile meşruluğunuve yönetim yetkisini TAnrı2dan ya da kendi gücünden değil halktan alır.
1921 anayasası sınırlı konuları düzenlemiştir. Devletin örgütlenmesine, yasama ve yürütmeye ilişkin temel esasları içeriyordu.  İnsan haklarına ilişkin kurallara yer verilmemiştir.
  • Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.
  • Yürütme ve yasama yetkisi TBMM since yapılır.
  • Büyük Millet Meclisi iller halkınca seçilmiş üyelerden oluşur.
  • TBMM seçimi iki yılda bir yapılır.
  • Şeriat hükümlerinin uygulanması, kanunların yürürlüğe konması ve anlaşmalar TBMM ne aittir.
20.6  1924 Anayasası
Tek Partili Dönem uygulaması (1924-1945)
Cumhuriyeti kuranlar amaçlarının demokratik bir yönetim olduğunu bildirdiler. Muhakefeti kendi içerlerinden çıkarma metodunu denediler.
Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası
Serbest Fırka 
Çok Partili Dönem
Seçimlerin tek dereceli seçim sistemine göre yapılması kabul edildi. Dernek kurma hürriyetinde gelişme sağlandı. Seçimler hakim güvencesine bağlandı.
20.6.1  1924 Anayasası'nın aksayan yönleri
  • Kuvvetler birliği sistemi TBMM nin  iktidat partisi liderlerinin (yürütmenin) eline geçmesine neden olmuştur.  Muhalefet partilerinin siyasi faaliyetleri ve meclis içi çalışmaları keyfi olarak kısıtlanabiliyordu.
  • 1924 Anayasa'sı hürriyetleri düzenlemişti ama bunların güvencesi yoktu.
  • 1924 Anayasası'nda kanunların anayasaya uygunluğunu denetleyeceği bir mekanizma yoktu. 
  • Anayasanın bizzat kendisi de güvence altında değildi. Anayasa meclisteki iktidar partisi çoğunluğunun isteğine bağlı idi.
20.7   1961 Anayasası
1924 Anayasası'nda çözüm bulunamayan hürriyet ve güvencesine 1961 Anayasısı'nda çözüm aranmıştır.
Yine 1924  anayasası Demokrasi uygulamalarına tam olarak cevap vermemiştir. 1961 anayasası ile bu durum düzeltilmeye çalışılmıştır.
20.7.1  1961 Anayasası Kaynakları
  • 1924 Anayasası: Bazı hükümler aynen yeni anayasaya getirilmiştir.
  • İstanbul Bilim Komisyonu tarafından hazırlanan ön tasarı
  • İtalyan(1947) ve Federal Almanya (1949) Anayasaları
  • 1789 fransız insan ve vatandaş hakları beyannamesi
  • Birleşmiş Milletler İnsan Hakları evrensel Demeci
  • Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
20.7.2  1961 Anayasası'nın Başlangıç prensipleri ( Anayasanın dayandığı temel ilkeler)
  • Anayasa; hukuk dışı davranışları ile meşruluğunu kaybeden bir iktidara direnme hakkına sahip bir milletindir.
  • Milliyetçidir
  • Atatürk devrimlerini temel kabul eder.
  • Devletin öz yapısı ve hedefi bakımından 1)  İnsan Hak ve Hürriyetlerini 2) milli dayanışmayı 3) sosyal adaleti teminat altına alması mümkün kılan bir cumhuriyettir.
  • Anayasa devlet siyasi iktidarını millet egemenliğine dayandırmıştır. Anayasa egemenliği halka değil millete vermiştir.
  • Millet egemenliğini Anayasada koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanır.   bu suretle egemenliğin kullanulması yetkili organlar arasında paylaştırılmıştır.
  • Egemenliğin kullanbılması hiçbir suretle hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz.
20.7.3   1961 Anayasası'nın Eleştirisi
  • Parlementer sistemin Türk Toplumu'nun bünyesine uydurulması için hiç bir hüküm getirilmemiştir. Parlemento güçsüz kurulmuş, yürütme daha da güçsüz kurulmuştur. örneğin cumhurbaşkanı seçimi çıkmaza girdiği zaman hiçbir anayasal çözüm düşünülmemiştir.
  • 1961  Anayasası türk milletinin birlik ve beraberliğini  simgeleyen milli düşünceyi ortaya koymaktan çok teorik olarak ideal bir siyasi ve sosyal teşkilatlanmayı türk toplumuna yerleştirmeyi düşünmüştür.
  • Yasama tam olarak yasama fonksiyonunu yerine getirememiştir.  (istikrarlı ve tam çoğunluk yokluğu yüzünden)
  • Yürütme organı güçlü bir organ değildi
  • Yargı tarafsız olamamıştı
20.8   1982 Anayasası
20.8.1   1982 ve 1931 Anayasalarının  karşılaştırması
  • 1982 Anayasası 1961 Anayasası'na oranla daha kazuistik bir yöntemle hazırlanmıştı: 82 anayasasını bütün maddeleri 61 anayasasının ilgili maddelerine göre daha uzun ve ayrıntılıdır. Her iki anayasa da sadece genel ilkeler ortaya konup, bunların uygulama biçimlerini kanunlara bırakma amacı güder. 1982 anayasasında çerçeve anayasası anlayışının benimsenmeyip birçok muhtemel durumları düzenlemek isteyen kazuistik bir yönteme yer verildiği görülür.
  • 1982 Anayasası 1961 Anayasası'ndan daha katı bir niteliktedir:  Değiştirilmesi normal kanunlardan dah güç şartlara bağlanmış olan anayasalara Katı Anayasa denir. 1982 Anayasası'nda değiştirilmesi teklif edilmeyecek hükümlerin kapsamı genişletilmiştir. Anayasa değişikliği sürecine (1961 Anayasasın'nda olmayan) onay safhası eklenmiştir. Cumhurbaşkanına onaylamadığı anayasa değişikliğini halk oyuna sunma yetkisi verilmiştir.
  • 1982 Anayasası bir geçiş dönemi ön görmüştür.
  • 1982 Anayasası otorite-Hürriyet dengesinde otoritenin ağırlığını arttırmıştır: 1961 anayasası otorite-hürriyet dengesini otorite aleyhine bozmuş ve devleti güçsüz kılmıştı. 82 anayasası ile birlikte hükümetin 61 anayasası yüzünden birçok noktalarda elinin  kolunun bağlanması engellenmiştir.
  • 1982 Anayasası devlet yapısı içersinde yürütme organını güçlendirmiştir.
  • 1982 Anayasası siyasal karar alma mekanizmalarındaki tıkanıklıkları giderici hükümler getirmiştir: 1982 anayasası ile siyasi bunalımları azaltma amacı güdülmüştür. cumhurbaşkanına anayasada belirtilen durumlarda TBMM seçimlerini yenileme yetkisi verilmiştir.
  • 1982 Anaysası 1961 Anayasası'na  oranla daha az katılımlı bir demokrasi modelindedir:Türkiye'de demokrasi anlayışları siyasi katılma ve çoğulculuk, devlet iktidarının sınırlandırılması konularında farklılık gösterir.
1) Siyasi Katılma  ve çoğulculuk: Halkın esas rolü  belli aralıkta kendisini yönetecek olanları seçmekten ibarettir. Devlet seçilmiş organların eliyle yönetilmelidir. Halk veya çeşitli gruplar bu aşamada siyasi kararları etkilemeye çalışmamalıdır.
2) Halkın siyasete (seçimlerde oy vermek dışında) aktif ve sürekli katılması
1982 anayasası tam olarak yukarıda açıklanan 1. anlayışa dönmüş olmamkla beraber 61 anayasasına göre daha za katılımcıdır.
Siyasi amçlı grev, lokavt, işyeri işgali, iş yavaşlatma yapılamaz. Dernekler siyasi amaç güsemez