29 Şubat 2012 Çarşamba






"ondan bana kalan tek hatıra kendi fotoğrafım. 
fotoğrafa baktıkça onun yüzünü görüyorum. 
çünkü, makinenin arkasında o vardı ve
"bana bak, hah öyle" demişti."

“Kayda Geçsin” çünkü…



“Kayda Geçsin” çünkü…
“Tuhaf zamanlardan geçiyoruz.”
Bugünlerde hemen herkes endişeli bir tonla bu cümleyi değiş tokuş ediyor durmadan:
Söyleyeceklerim bu tuhaf zamanların muktedirlerine değil. İlgilenmiyorum o kısmıyla artık. Sözlerim, “tuhaf zamanlardan” geçiyoruz deyip cümlenin gerisini endişeli, mütereddit ve karanlık bir sessizlikle getirenlere. Çünkü öyle inanıyorum ki, cümlenin sonundaki o sessiz üç noktadan kurtulmadıkça bu “tuhaf zamanlardan” geçemeyeceğiz. Sadece varacağımız yere geldiğimizi, buradan da başka bir yere gidemeyeceğimizi keder ve kahırla kabul etmiş olacağız.
Çünkü…
Memleketin derdiyle hemhal olmuş üniversite öğrencilerinin ümüğüne çökülmüşken…
Kız çocukları saçlarından sürüklenip, yerlere çalınırken…
Açlıktan sokağa fırlamış insanların üzerine zehirli gazlarla hücum edilirken…
Hepimizin telefonu dinlenip, sevgilimize söylediğimiz aşk sözcükleri bile duruşma salonlarında kanıt olarak yüzümüze çarpılırken…
İnsanlar evlerinden bir bir alınıp götürülürken, binlerle götürülürken…
Ermeni kardeşlerimizin katilleri mahkeme salonlarında bizimle dalga geçerken, dalga geçerken çıkıp giderken…
Bir depremden sonra naylon çadırlarda donarak ölen bebeklerin sayısını bile öğrenmemiz engellenirken…
Memleketin suyuna, dağına, ağacına sahip çıkan nineler bile tehdit edilirken…
Bunlara öfkelenenler delirtilmek için tek başlarına bırakılmışken… 
Ve bütün bu olup bitenler “Sizin iyiliğiniz için yapıyoruz,” diye açıklanırken…

Biz eğer bütün bunlar olurken yaşamaya katlanabiliyorsak, bu işte bizim de bir payımız olmalı. Biz bütün olan bitenle yaşayabiliyorsak bize bir şey olmuş olmalı. Bize ne oldu?

Kayda Geçsin/Ece Temelkuran

26 Şubat 2012 Pazar

yazarsız


Uzaklaşan kuşlar görüyorum 

Kanatlarında kırık hayaller... 
Yarım yalnızlıklar, 
Çığlık çığlığa 
Kayboluyor sesleri boşlukta... 





Mühürlü dudaklar görüyorum 
Söylenmesi zor gelen sözcükleri saklıyorlar içlerinde. 
Neleri değiştireceğinden habersiz, 
Son kullanma tarihleri geçiyor daha sonra... 





Kaçamak bakışlar görüyorum 
Yakalanmak ve yakalanmamak arasında 
Çekimser rollerine devam etme eğiliminde olan... 
Bakışların gölgesinde hızlanan kalp ritmleri... 





Tedirgin parmaklar görüyorum. 
Iki kelimeyi birleştirirken enter tuşuna ne kadar uzak olduğunu anlayıp 
Backspace'e teslim olan... 
Neleri değiştireceğini bilmeksizln 
Ertelendikçe hep daha zor gelen... 





Sayfaları boş defterler görüyorum. 
Kalemlerin yazmadığı, 
Silgilerln silmediği... 
Hiçbir nesnenin görevini yapmadığı hallere şahit oluyorum... 
Ucu kırık bir kalemin bir daha yazamayacak oluşundaki 
acıyı hlssedlyorum... 





Gidiyorum, 
Yolun nereye götüreceğinden habersiz 
Kendi yönümü çiziyorum... 
Gidiyorum, 
Geride bırakacaklarımın 
Hata adını almadan önce 
Gülümseyerek baktığım onca anının arasından sıyrılarak... 
Git gide koyulaşan karanlıkta 
Bende kayboluyorum...

AŞK ATEİSTTİR





" Aşk ateistti, çok geç anladılar.'' 


''Yunanlısına Eros, Romalısına Amor dediler.
İkisini de Tanrı yaptılar aşkın başına. 
Tanrı olmak basitti de hiç gerçek olamadılar, 
masal olmak çok koydu gerçek olamayan Tanrı kırıntılarına. . . 
Gün bitti, değişti zaman. Ne Roma kaldı geriye ne Eski Yunan.
Eros'tan biblo yaptılar,
Amor'dan parfüm.
Tanrılıklarını satıp ekmeklerini kazandılar. " 


" Aşk ateistti, çok geç anladılar.''

Pazar, pazar...



“Pazar günleri.. Şimdilerde… 
Sokak aralarından geçerken… 
gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim… 
evlerin pencere camları buharlaşmışsa… 
odaların içine asılmış çamaşır görürsem… 
bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, 
tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa,
gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek isterim hep.”

Kurşuni renkler



Göksel'i oldum olalı severim.

Güzel, güzel, güzel..

görmezden gelmek


bir bavul ve 3 gün



en dibe vurduğumu hissediyorum. sanki yok olmuşcasına bir boşluk kaplıyor etrafı.
çok büyük değil bu boşluk aslında. yaşanmışlıklar bir bavula sığabilecek kadar büyük mesela.
düşün koskoca 217 sene diyor insan.
nasıl 3 güne ve ufacık bir bavulun içinde boşluğa katılabiliyorlar.
evet dilim varmıyor demeye, kalemim yazamıyor.
evet bu kadar büyükler boşluklar, ölmeye hazırlar.
işte böyle bir gece diyor içlerinden anılarımının biri,
"evet evet... işte böyle bir gecede ölmeliyiz, ölmelisin ve ölmelisiniz" diyor.
geçmiş ve geleceğe ait ne varsa tamamlanmadan yok olmalı...

Böyle buyurdu zerdüşt



İnsan bir iptir ki hayvanla "insanüstü" arasına gerilmiştir. uçurum üzerinde bir ip.
Tehlikeli bir geçiş, 
Tehlikeli bir yolculuk,

Tehlikeli bir geriye bakış,

Tehlikeli bir ürperiş ve duraksayış...
İnsanda büyük olan şey nedir?
bir amaç değil köprü oluşudur.

İnsanda sevilebilecek şey, bir geçiş ve batış sürecinde olmasıdır.


' yanıma gel.








' yanıma gel.


Bir eylül akşamı karman çorman gel bana.
Bilirim ben seni, hemde her zerreni.
Belki de bir tek ben çözebilirim seni!

Bul beni...
Mesela 14 Eylül gibi.

Bilinçaltından eski sevgiliyi söküp atmak




Eski sevgiliyi unutmak mıydır en zor olan, yoksa uzun zamandan beri alışılmış olunan yalnız olmama daha doğrusu olamama duygusu mudur?
Çok zaman oldu tarihi hatırlamıyorum. Bir yazı okudum -tam da zamanında karşıma çıkmıştı- Başlığı yanlış hatırlamıyor isem şöyleydi;

BİLİNÇALTINDAN ESKİ SEVGİLİYİ SÖKÜP ATMAK..

dırı rı rımmm..

Görünce aklıma direk Secret kitabındaki çekim yasası geldi. Acaba dedim bu yazıyı okumayı çok mu istedim. Yazıyı okumadan önce daha doğrusu metni açmadan önce nedense 1-2 sn duraksadım. Sonra bu duraksamayı düşününce dedim ki, Hey Parafin yoksa sen bu çocuğu unutmak mı istemiyorsun. Sonra bir ver yansın ettikten sonra başladım okumaya.
Malum bilindiği üzere bilinçaltı hadi onu geçtim beynin nasıl çalıştığını bilmiyoruz. Ama bir kaç uzman bir yöntem bulmuş, belki duymuşsunuzdur. NLP YÖNTEMİ

Şimdi eski sevgilinizin, arkadaşınızın, kendinizin artık neyi unutmak onun yüzünden ağlamak istemiyorsanız gözünüzün önünde onu canlandırıyorsunuz. Mümkün olduğunca kanlı canlı renkli olmalı görüntü. Sonra bu görüntünün alt köşesine kendi resimlerinizden en beğendiğiniz, size can kan veren hayatı sevdirenini seçip -siyah beyaz olarak yalnız- yerleştiriyorsunuz. Sonra kendi resminizi ekranın altından alarak eski sevgilinizin resmini kaplayacak şekilde büyültüyor ve renklendiriyorsunuz.

İşte bu kadar...
Canınız sıkıldıkça, hırsınızı çıkartmak istediğinizde yapın.
Bilmiyorum ne kadar doğru, ama ufak bir şey.. Denemeye değer.

Medeni Hukuk Kişiler





FİİL EHLİYETİ, HAK EHLİYETİ, HUKUKİ OLAY

 
KİŞİLİĞİN BAŞLANGICI
Hak ehliyetine sahip olma yani kişiliğin başlangıcı sağ ve tam bir doğuması şartıyla ana rahmine düştüğü andan itibaren başlar.

KİŞİLİĞİN SONA ERMESİ
Kişiliğin sona ermesi bireyin ölümüyle gerçekleşir. Birey ölümden sonra hak ve fiil ehliyetine sahip olmayacağı anlamına gelir. Ölümle kişi varlığı ve mal varlığı son bulur.  Kişiliğin sona ermesi iki bölümde incelenir.
Ölüm kesin ise;
Ceset bulunuyor ise, ölüm
Birlikte ölüm karinesi
Ceset yok ise ölüm karinesi
Ölüm muhtemel ise;
Ölüm tehlikesi içinde kaybolma(1 yıl)
Uzun süre haber alınamama(5 yıl)

Ceset var ise;
MK 28 : Kişilik çocuğun tam ve sağ doğmasıyla başlar, ölümle son bulur.
MK 29: Bir hakkın kullanılması için bir kişinin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda veya bir kişinin ölümünde sağ olduğunu ileri süren kişi iddiasını ispat etmek zorundadır.
Ceset yok ise;
Birlikte Ölüm Karinesi: Birden fazla kişinin hangisinin önce veya sonra öldüğü belirlenemiyorsa hepsi aynı anda ölmüş kabul edilir ve birlikte ölüm karinesi verilen kişiler Ölüm Karinesi: Eğer bir kişi ölümüne kesin gözüyle bakmayı gerektirecek bir durum içerisinde kaybolur ve ceseti bulunamaz ise ölmüş sayılır. MK 31. Ölüm karinesinde mahkeme kararına gerek olmaksızın, o yerin en büyük mülki idare amirliğinin emriyle ölü kaydı düşülür.
birbirlerinin mirasçıları olamaz.
Gaiplik: Eğer bir kişi ölüm tehlikesi içerisinde kaybolmuş veyahut bu kişiden uzun süreden beri haber alınamıyor ise, bu kişinin ölümü muhtemel ise bu kişinin cesedi bulunamamasına rağmen mahkeme kararıyla ölü kabul edilir.
Ölüm Tehlikesi içinde kaybolma: Bir kişi eğer ölüm tehlikesi içinde kayboluyor ise bu kişiden alınan en son haberden itibaren 1 yıl sonra ölümünden hak kazanacak kişiler gaiplik kararı için mahkemeye başvurabilirler. Mahkeme ilan yapar 6 ay süreli. Eğer bir cevap alınamaz ise gaiplik kararı verilir.
Uzun süreden beri haber alınamama: Bu durumda en son haberden 5 yıl geçmiş olması gerekmektedir. gaiplik kararı verildikten sonra ölüm tarihi alınan en son haberin tarihidir.

 
HAK EHLİYETİ:
hak sahibi olabilme, hakkın öznesi olabilme ve borçlanabilme yeteneğidir. geneldir, her insan hak ehliyetine sahiptir. eşittir, çünkü her insanda aynı hak ehliyetine sahiptir.
FİİL EHLİYETİ:
Kişinin kendi fiilleri ile kendisini hak sahibi kılabilmesi veyahut borç altına sokabilmesi, sorumlu kılabilme yeteneğidir. gerekenleri
Ergin olma, evlenme kişiyi ergin kılar. veyahut 15 yaşında birisi mahkeme kararı ve velisinin izlniyle ergin kılınabilir.
Aeg olması:  Olayları doğru algılama ve davranışlaırnı bu olaya uygun olarak ayarlayabilme yetisidir. Yaş küçüklüğü, bazı akıl hastalıkları, sarhoşluk, akıl zayıflığı aeg yoksunluğuna sebep olur. Aeg fiil ehliyeti için en önemli taştır.
Kısıtlı olmama: küçüklerin annesi babası velidir. anne baba haricinde kimse veli olamaz. eğer bu veliler görevlerini layıki ile yerine getiremiyor yahut ölmüşler ise küçüklere vasi atanır. küçükler kısıtlanamaz. zaten sınırlı ehliyetsizdirler. ancak erginler kısıtlanabilir. kısıtlama sebepleri: kötü yaşam tarzı, savurganlık, alkol bağımlılığı, bazı akıl hastalıkları, kötü yönetim, 1 yıldan uzun süreli hapis cezaları veyahut erginin kendisinin kısıtlaması istemi.

FİİL EHLİYETİ ÇEŞİTLERİ:

TAM EHLİYETLİ: ergin, aegli ve kısıtlı olmayan bireydir. yaptıkları hukuki işlemlerle hak kazanabilir veya borç altına girebilirler.haksız fiillerinden sorumludurlar.

SINIRLI EHLİYETLİ: tam ehliyetli kişilerdir. ancak bu kişiler kısıtlanması için yeterli sebep bulunamamasına karşılık, korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlandırılması gerekli görünen kişilerdir. bu kişilere yasal danışman atanır. irade beyanında bulunabilirler ancak bazı konularda bu danışmanların onayı gerekir. haksız fiillerinden sorumludurlar.

SINIRLI EHLİYETSİZ: küçükler ve kısıtlı olan erginlerdir. yasal temsilcilerinin izni olmadan borç altına giremezler. ancak karşılıksız kazanmalarda ve kişiye sıkı sıkı hakları kullanmada yasal temsilcinin iznine gerek yoktur. ancak bu kişiler yasal temsilcilerinin onayıyla borç altına girebilirler. y. temsilcilerinin onayı olmadan yapılan işleme askıda hükümsüzlük denir ve onayı alındığında işlem başından beri geçerli olduğu kabul edilirken eğer y.t onay vermez ise işlem geçersizdir ve diğer taraf işleme bağlı olmaktan kurtulur.

TAM EHLİYETSİZLER: aegsiz, kısıtsız, ergin.  bu kişiler velileri aracılıyla bile olsada işlem yapamazlar. yasal temsilci tam ehliyetsizlerin yaptığı  işlemlerin butlanını ortadan kaldıramaz. ancak tek taraflı sözleşmeler örneğin miras kalması butlan kabul edilmez.
VESAYET ALTINDAKİ BİR KİŞİ ADINA KEFİL OLMAK, VAKIF KURMAK VE BÜYÜK ÖLÇÜDE BAĞIŞ YAPMAK YASAKTIR.

TAM EHLİYETSİZ   & SINIRLI EHLİYETLİ-SINIRLI EHLİYETSİZ ARASINDAKİ FARK

 
Sınırlı ehliyetliler yaptıkları irade açıklamalarda bulunabilir. kanuni temsilcileri tarafından alacağı onay veya içhazet ile irade beyanları telafi edilerek hukuki işlem doğurabilirken bu durum tam ehliyetsizlerde geçerli değildir. Tam ehliyetsizlerde irade beyanı ölüdür ve tekrardan yasal temsilcisinin verdiği onayla canlandırılamaz.
Fakat bu durumda bir istisna vardır; bir tam ehliyetsiz işlem yapıyor ve bu işlem tam ehliyetli birinin yapabileceği işlem gibidir. eğer işlemin diğer tarafı tam ehliyetsizin aleyhine tam ehliyetsizliği kullanıyorsa ve işlemin sonuçları normal ise bu hakkın kötüye kullanılmasıdır.( sözleşmeden doğan hak)

KISITLAMA
eğer kısıtlama davası açılmış ve daha karara bağlanmamış ise karşı tarafın iyi niyetli olup olmadığına bakılmaz.
ancak dava karar bağlanmış fakat ilan edilmemiş ise bu süre zarfında yapılan işlemlerde karşı tarafın iyi niyetli olup olmadığına bakılır. Eğer iyiniyet mevcut ise bu işlem geçerli sayılır.
Karar ilan edilmiş ise işlem geçersizdir. bu durumda karşıdakinin iyiniyeti önemli değildir.  tam ehliyetsizlikte mahkeme kararına ihtiyaç yoktur. mahkeme kararıyla birisi tam ehliyetsiz sınıfına geçirmez. bir kişinin sınırlı ehliyetli olduğunu tasdik eder.ehliyetlerinde bir değişiklik yapmaz.  "haluk burcuoğlu tam ehliyetsizmiş" diyebilir ancak. peki bu durumda neden mahkeme kararına ihtiyaç vardır. yasal temsilci atanması içindir. kısıtlama kararıyla karıştırılmamalıdır. amaç onları korumaktır. Ergin olduktan sonra velayet son bulmalı, veliler ölmeli veyahut velilerin velayet görevlerini tam anlamıyla yerine getirmemeleri gerekmektedir.

HUKUKİ OLAY



HUKUK DÜZENİN SONUÇ BAĞLADIĞI OLAYLARA HUKUKİ OLAY DENİR, KİŞİ DAVRANIŞLARI VE İRADESİYLE OLUŞAN OLAYLARA HUKUKİ FİİL, EĞER BU OLAYLARDA SADECE O SONUCA YÖNELİK İRADE BEYANI OLDUĞU İÇİN HUKUK DÜZENİ ÖNEM VERİYOR İSE BUNA DA HUKUKİ İŞLEMLER DENİR.

HUKUKİ İŞLEM: iki kanadı olacaktır. öncelikle irade açıklaması olmalıdır. tam ehliyetsizler irade beyanında bulunamayacağı için bu kişilerin hukuki işleminden bahsedilemez. hukuk düzeni bu sonucu sadece ve sadece o sonuca yönelik bir irade beyanı olduğu için hukuki sonuç bağlıyor ise bu hukuki işlem olur.  eğer bir davranışınıza hukuk düzeni irade beyanınıza bakmadan bir yaptırım uyguluyor ise bu hukuki işlem olmuştur
HAKSIZ FİİL: hukuka aykırı sonuç doğuran kural olarak kusur aranan insan eylemlerine haksız fiil denir. haksız fiillerden sorumlu tutulabilmek için öncelikle fiil ehliyetine bakılmalıdır. haksız fiillerde yapı taşı zarardır. ve bu zararında kusur sonucu oluşmuş olması gerekir.
kusurlu fiil ile zarar arasındaki nedensellik bulunmasına illiyet bağı denir.

NEDENSİZ ZENGİNLEŞME: Hukuki bir sebep olmaksızın kişinin aktifinde bir artış, diğer kişinin pasifinde bir artış görünüyorsa yasal borç ilişkisi meydana gelir.

TASARRUF YETKİSİ VE EHLİYETİ:
AEG OLMALI
MALİK OLMALI
AEG OLMAYAN BİR KİŞİ TASARRUF HAKKI VARDIR ANCAK TASARRUF YETKİSİ YOKTUR.